Dizi aynı zamanda sokak müzisyenlerine, metronun raylara ritmik vuruşuna, şehrin seslerine, bulabildiğiniz sessizliklere ve zamanın eskitemediği müzik dehalarına minettar olmak için ufak bir hatırlatma.
Dizi tamamen kurgusal değil, 2005’te Blair Tindall’ın Mozart in the Jungle: Sex, Drugs and Classical Music adlı kitabından ilham alınarak yapılmış. Tindall da tıpkı Hailey gibi çeşitli Broadway şovlarında ve tabii ki New York Filarmoni’de de çalmış profesyonel bir obuacı.
Görkemli salonları dolduran 70‘lik creme de la creme’lerin dışında klasik müzik sokaktan neden bu kadar kopuk gibi konular da dizide karşılığını buluyor. Orkestranın bir gün prova için New York’un siyah-Hispanik bir mahallesine gidip (tabii ki Rodrigo önderliğinde), iki bina arasındaki boş alanda 1812 Uvertürü’nü çaldıkları sahne benim için unutulmaz. Yoldan geçen büyükler, şefin hareketlerini taklit eden çocuklar, dans eden ve şarkı söyleyen koca bir mahalle. Sonuç, “çevreye verdikleri rahatsızlık” gerekçesiyle bir anda polis tarafından sona erdilen eğlence.