Mozart in the Jungle’a hala başlamadınız mı, orada burada Gael Garcia Bernal’i elinde batonuyla görüp izleme konusunda kararsızlıklara mı sürüklendiniz, dişime göre beni baymayacak “şarkılı türkülü” bir dizi arıyorum bu aralar mı diyorsunuz? Hazır Amazon ilk sezonunu 10 bölümlük lokumlar haline getirmiş ve ikinci sezonu kapıdan buyur etmişken şimdi başlamanın tam sırası. İşte New York’un ortasına düşmüş, olabildiğine genç ve dahiliğin ötesinde bir orkestra şefini izlemeniz için bir sürü sudan sebep size:
Bir kere sahne arkasını kan, ter, gözyaşı ve türlü farklı yüzleriyle anlatan kurmacaları seviyorsanız, arkadaki emek, heyecan ve pişmanlıkları, öndeki kusursuzluğa tercih edenlerdensiniz; Siyah Kuğu olsun, Whiplash, Birdman, belgesellerden First Position, Ballerina gibilerini kulis kapısına burnunuzu dayamış bir merakla izlediyseniz, bu dizi tam size göre. Hem de bahsettiğim filmlerdeki stresi yaşatmadan şeker gibi bir yarım saat geçirerek. Çünkü New York Filarmoni Orkestrası’nın başına yeni gelmiş şefimiz çılgın ve tutkulu, orkestra üyelerinin kanlarının son damlalarına kadar çalmaları için her türlü alışılmamış yöntemi izlemeye hazır. Rodrigo, garip Peru çayları içiyor, yönetimi zora sokacak patavatsız laflar ediyor, burjuva sohbetlerine gelemiyor, New York zenginlerinin katıldığı davetten nükleer atık alanlarında keşif gezisine çıkması çok kolay oluyor ve ilk provaya İgor adlı papağanıyla geliyor. Gerilimden eser yok, Gael Garcia Bernal’in hokka burnu, hınzırca bakan gözleri ve karakterin ruh durumuna göre İngilizce ve İspanyolca arasındaki gelgitleri sizi pamuk gibi yapıyor.
Çok klasik ve ağızlara layık bir eski-yeni çatışmasını izliyorsunuz. Artık emekli olması gereken ve yıllardır dünyanın en iyi orkestralarından birini yönetmiş Thomas ve tüm yerleşik kuralları çiğneyip geçen, yeteneği su götürmez bir genç Rodrigo. İşin komiği ikisi de birbirine “Maestro” diye sesleniyor. Bir diğer çatışma da iyi bir obuacı olmak isteyen Hailey ve ona gençken iyi davranılmadığı için şimdiki gençlere neden iyi davranması gerektiğini bilmeyen orkestranın birinci obuacısı Betty arasında geçiyor. Hani yatarken de topuzlu herhalde dediğiniz, saçı hiç bozulmayan disiplin timsali teyzeler vardır ya, işte Betty Cragdale!