Alp'le Şebnem'in düğünü herkesin kendini sorguladığı, duruma kendi açısından baktığı bir olay haline geldi. Çünkü ortada bir sır vardı ve ne tesadüf ki Alp'in hiçbir şeyden haberi yoktu. Aynı Ömer gibi... Bölüm boyunca Ömer, aynı durum kendi başına gelse, Defne ondan büyük bir sır saklıyor ve etrafındaki herkes bunu biliyor olsa kendisine söylenmesi gerektiğini söyleyip durdu. Ömer, etrafındaki hiç kimse senin kadar cesur değil. Bir kişi hariç... Kim olduğunu birazdan yazacağım.
Ömer'in kardeşi yerine koyduğu en yakın dostu Sinan... 31.bölüm Sinan'ın rüyası... Yürürken ayağına bulaşan çamur ve sinema salonunda Ömer'e açıklanan sır... Sinan, her ne kadar rüyasında yaptıklarını itiraf etse de gerçekte asla söyleyemeyecek diye düşünüyorum. Birincisi o kadar cesur değil. İkincisi Ömer'in Defne'yi ne kadar sevdiğini en yakından bilen kişi, ama o sır aynı rüyasındaki gibi ayağına bulaşan bir çamur artık...
Necmi... Maalesef o cesaret Necmi'de de yok! Kendisi için bir kaç defa umutlansam da amiyane tabirle "ne kokar ne bulaşır" bir kişilik. Bir şeyler yapmak yerine izlemeyi tercih edenlerden.
Neriman... Her ne kadar Defne'yi Ömer'e her şeyi anlatmakla tehdit etse de mümkün değil anlatamaz. Neriman, kendi çıkarları söz konusu olduğunda gözü hiçbir şeyi görmeyen birisi! Ömer'in sırrı bilmesi ise onun çıkarlarına tamamen ters.
Koray... Beni takip edenler Koray'a özel bir yazı yazdığımı bilirler. O yazının başlığı "Kiralık Aşk'ın Can Suyu Koriş"di. Hala öyle olduğunu ve sorun çıkaran değil tam tersine sorun çözen kişi olarak karşımıza çıkacağını düşünüyorum. Sinan'ın tabiriyle "sürpriz yumurta".
Defne... Ömer'i o kadar çok seviyor ve kaybetmekten o kadar çok korkuyor ki nasıl söyleyecek gerçekten bilmiyorum. Sanıyorum 31. bölümdeydi. Nihan'la çay içerken söylediği şu cümle hala aklımda: "Ömer'i kaybetmekten daha kötü ne olabilir ki?" Defne'ye tekrar döneceğim.
Ve Sude... Ömer'in etrafındaki en cesur kişi o. Çünkü kaybedecek hiçbir şeyi yok! Çünkü sahiplendiği bir şey de yok. Aidiyet duygusu hiç gelişmemiş. Ne aile, ne aşk umurunda değil. Aslında kalbi yok! Dönelim yine 32. bölüme. Sinan'la yaptığı konuşma: "Bilgi bende. Sana da, diğerlerine de en çok koyacak zamanda söyleyeceğim!" O zaman düğün günü mü acaba? Her şey yolundayken, Defne ve Ömer evlenmek üzereyken söyler mi? Sude'ye de tekrar döneceğim.
Sevil Berberi kimsesiz bir kızın ve aşkının hikayesini anlatır. Defne gibi... Eserin sonunda kız sevdiğine kavuşur. Fellini'nin 8 1/2 (Otto e mezzo) filmi ise kariyerinin zirvesindeki bir film yönetmeninin yeni filmini çekerken içine düştüğü bunalımı, bilinçaltına yaptığı yolculuğu ve zaman zaman hayalle gerçeğin birbirine karıştığı bir hikâyeyi anlatır. Filmin baş karakteri hep hayal ettiği kadını karşısında görünce âşık olur. Ömer gibi... Filmde en dikkatimi çeken şeylerden biri şuydu: Film boyunca başkarakterin yanında olan asistanı aslında yönetmenin vicdanının ta kendisidir. Hep doğru zamanda devreye girer ve dağılan başkarakteri yeniden toparlar. "O sihirli dokunuşun... Her zaman vaktinde gelen... Mucizeler yaratan..." Ömer'in vicdanı Defne...