Frank ise Bianca’sıyla Küba yollarına düşmüştü en son. Oh ne güzel hayat! Ömrünün son günlerini huzur ve mutluluk içerisinde yaşamak isteyen Bianca, seks, alkol, kum ve güneşin tadını çıkarıyor. Frank’e “Yanında mutlu hissediyorum,” diyor. Mutluluk! Gelip geçici bir şey aslında. Bunun farkında ve sonunu kendisi hazırlıyor. Ne oldu bilmiyoruz ama bildiğimiz tek şey Frank’in de dediği gibi o artık gitti…
O başı boş, pervasız, özgürlüğüne düşkün Amanda’nın Lip’e âşık olmasına ne diyeceksiniz? Kütüphanenin ortasında patlattı Lip’e tokadı. Aşk hele de platonik olunca daha da ıstıraplı oluyor. Ne Lip’i, ne Frank’i böyle hayal edemezdim. Oluyormuş demek ki!