11 günlük hasret bitti, yazdan kalma güzel bir anıyı anımsatacak dizimize kavuştuk. Yazın ilk zamanlarında girmişti hayatımıza, yazın son gününde de bizi yalnız bırakmadı, konuk oldu evimize, çayımıza, huzurumuza.
Son bölüm Selin’i yerle bir olmuş, Ali’yi pişman, Nazlı’yı aşık, Savaş’ı atacağı adımdan kararsız, Haluk’u kaybetmekten korkarken, Güneş’i güven sorunu yaşarken bırakmıştık.
Selin, yerle bir oldu olmasına da öyle kolay pes etmedi. Ali’nin vicdan azabını harlamaktan geri durmadı. Bir bir okudu videodan sonra yazılanları, bir bir söyledi hakkında konuşulanları. Ali yakıp yıkmaya hazır, içi kavruldukça öfkesi körükleniyor, Selin’e gelen zarardan en az Selin kadar canı yanıyor. Telafi için her şeyi yapmaya hazır, atladığı tek şey ise Selin sandığından da güçlü.
Selin, Ali’ye meydan okuduğunda Ali’nin ağzından dökülen tek şey teslimiyetti, senden gelecek ne varsa razıyım haliydi. Selin, “Senin canını yakacağım,” dediğinde, “Yeter ki sen iyi ol,” cevabı aldı. En önemlisi ise Selin’in son kurduğu cümleydi: “Bunu yaptığımda inan ki hissedeceksin,” dedi, derken de Ali’nin kalbine doğru bir bakış attı. Ali’nin kalbiyle girdiği savaşta en az Ali kadar yara alacak olmasını geçtim, kalbinin acıyacağını düşünerek çıktıysa yola, artık biliyor olmalı; Ali’nin gökyüzündeki yerinin güzelliğini.
Selin, Emre’yle konuşurken aklında bir şeyler olduğunun sinyalini verdi vermesine de biz tam emin olamadık intikam planının ne olduğundan.