Noah önceki hayatından bir başka sırrı da öğreniyor ve en yakın arkadaşı Max’le olan tüm anıları yeni öğrendiği bilginin süzgecinden bir daha geçiyor. Noah hala karım dediği, eski karısı olan Helen’a yıllardır aşık olan Max’in açık yüreklilikle anlattığı hikayeyle şok oluyor. Max’in anlattığı bir bakıma doğru; çevresindeki her şeye bu kadar zarar veren, bunun için neredeyse özel çaba harcayan biri hala en büyük aşkların, en büyük adanmışlıkların öznesi nasıl olabilir? Tüm yalanları, ikiyüzlülükleri ortaya çıkmışken, nedir bu sonsuz kredinin alamet-i farikası? Max de haliyle düşünüyor; biz mi yanlış yapıyoruz bilelim yani diye. Tüm sevgilerini mücadele ederek kazanmış biri olarak bu haksızlığa isyan etmesi, nedir bu adamın olayı diye sorgulaması o kadar anlaşılır ki! Çünkü aynı şeyi biz de soruyoruz nedir Solloway de Solloway başımızı yediniz diye.
Bölümdeki son turist ise Cole’un ta kendisi. Boşanma, depresyon, iyileşme, aileye yakınlaşma ve ardından ailedeki tüm saçmalıkları, dertleri, suçlamaları, iç boğucu ithamları tekrar tekrar görmek istemediği için geçmiş hayatı topyekun bir reddediş. Tüm bunların bedeli ise anneni sevgilinle gittiğin otelde bir temizlikçi olarak görmek. Anne, bi sabun uzatır mısın? Tabii yavrum al başına çal!
Lobster Roll ise Cole için de Alison için de hala büyülü. Cole yeni sevgilisi uğruna şehre taşındı ama ufacık bir şansı olsa ait olduğu yere geri döner. Çünkü orayı tanıyor, o insanları biliyor, Oscar gibi pisliklerle uğraşmaya bile razı.
Alison da Cole da orada turist değil, ev sahibi. Yalan söylemeye daha da önemlisi yalandan bir hayat yaşamaya gerek yok.