Amanın! O da ne?
Adamlar elleri silahlı korsan çıktılar ya! Herkes ne kadar altını, ne kadar parası varsa verdi adamlara mecburen. Yetmedi, adamlar bunları gemiden de attılar. Kaldılar iki küçük kayığa doluşup dımdızlak.
Tam umutlar kesilip, burada öleceğiz diye korkarlarken bir ses duyuldu: Kara göründüüü!
Evet, uzaklarda bir yerde bir kara vardı. Ama acaba orası neresiydi?
Adaya gelir gelmez geminin kaptanı mürettebatı ile birlikte dayı keşfe çıktı. Bunları bırakıp gitti. Bizimkiler de adaya üçerli beşerli gruplar halinde etrafta neler olup bittiğine bakmak için gruplar olup dağıldılar
Mete bilmediği bir meyveyi yedi, bütün suratını kırmızı benekler kapladı. Diğerleri Mete’ye ertesi gün bir şey olup olmamasına göre karar vereceklerdi yemeye.
Diğer tarafta Birol, Orhan ve Cevat ormanda gezerlerken bataklığa battılar. İmdat seslerine diğerleri de geldi, ama onlar da bataklığa girince hepsini kurtarmak kızlara düştü.
Fatih, Lost adasındaki Jack rolünde herkese görev dağılımı yaptı. Bir kısmı barınak yapmak için malzeme toplamaya, bir kısmı Cevat’ın önderliğinde bakıl tutmaya gitti. Buradan gitmenin bir yolunu bulana kadar orada hayatta kalmak zorundaydılar.