Bu hafta yine maceralara daldık hep birlikte. Geçen haftalarda bizimkilerin katıldıkları yarışmanın ödülü olarak gemi seyahati kazanmışlardı, hatta hepsi birlikte gitmek istemişti ya… Hah, işte o gemi seyahatine çıkıldı. Çıkıldı çıkılmasına da, başlarına da gelmeyen kalmadı.

İlk saatler pek keyifliydi. Herkes halinden memnundu, Mukaddes hariç. Kamarasında jakuzi yokmuş da hanımefendinin. Neyse ki bu sorun fazla uzamadı. Yemekler yendi, muhabbetler edildi.

Geminin kaptanını Mukaddes kardeşine pek bir yakıştırdı. Biraz da başına kalacak biye de korkuyor o ayrı, Mukadder’e kaş göz yaptı adamı gösterdi. Ama geçen haftaki sahte psikolog hüsranının ardından geçirdiği kalp krizinden sonra Mukadder o işleri bırakmış. Bakalım göreceğiz ne kadarlığına bırakmış.

Her şey gayet yolunda gidiyordu ki, denizen ortasında kayıkları ile kaybolmuş iki kişiyi gördüler. Geminin kaptanı kimseyi gemiye almam dediyse de, başta Fatih olmak üzere bizimkiler adamı dövmedikleri kaldı. Geçen sefer kendileri zombie zannettikleri kişilerin mülteci çıktığını hatırlayarak adamlara acıdılar. Kaptanın falan sözünü dinleyen kim? Şevket gemiye el koyuyorum deyip zavallı adamcağızları aldılar gemiye.