Albayım… Kelimelerim tam bu noktada tükendi Albayım… O pofuduk yüreğin bu çirkinleşmiş dünyaya dayanamadı mı Albayım? Kaldırmadı mı için kötü kelamları? Seni de mi vurdular Albayım? Sen bu dünyanın her zaman haklısı, her zaman doğrusu, her zaman mutlusu, her zaman… Aah! Bazı insanlar vardır. İstersiniz ki, onlara hiçbir şey olmasın. Onlar hep orada dursun, bizlere her sabah dünyevi sorumluluklar adı altında kapısından çıktığımız evlerimizin hemen yanında bir gülüş, bir aydınlık kazandırsın. Ya da bir telefon etsin, gününüz şenlensin. Bir görün, sohbet edin sizi daha iyi bir insan yapsın. O insanlar hiç üzülmesin, hiç mutsuz olmasın, hiç gitmesin, hep kalsın. Ne diyordunuz, masallar mutlu sonla bitmiyor muydu? Aah Albayım! Size kocaman bir aah!
Taşkafa Bey. Göbeğinizden daha büyük bir kalbiniz var sizin, ben bundan eminim. Bundan Ümran Hanım da emin. İsa bunu kafasında şekillendiremeyecek kadar küçük olsa da, onun da yüreği koskocaman. Bir yüreği koskocamanın halinden bir diğer yüreği koskocaman anlar, meraklanmayın. Ben kızamıyorum size, siz de kızmayın kendinize. Durumu nasıl toparlarsınız bilemiyorum ama güneşli günler göreceğiz demeyi tercih ediyorum, lütfen siz de deyin. Pamuk’un çıkıp geleceğine inanmayı sizden öğrendik biz, o yüzden hiç bırakmayın umudun ellerini!
Despina ve Bahri ilişkisine çok sevinip, zaman zaman gözlerimden kalpler çıka çıka izlesem de, Poyraz Karayel’in 51 bölümde delirtmeyi başardığı o yanım, kaşlarını kaldırmış ‘Güvenme yahu güvenme!’ diye üstüme geliyor, susturamıyorum. Ne çıkacaksa bir an önce çıksın yoksa paranoyaklık seviyemle başa çıkamayacağım.
Neşet gümbürdeyerek geliyor demiş miydik? İşte geldiği gün bugündür. Bugün Poyraz Karayel’de düşünmenin kıyısından geçemeyeceğimiz olayların başladığı gündür. Hayırlı uğurlu olsun.
Aklımızı çıldırmadığımız günleri görebilmek dileğiyle, 52’de buluşmak üzere, sevgiler Poyraz Karayel’ci.