**Başlangıç olarak söyleyebilirim ki, yazı BÜYÜK bir kısmıyla OLUMSUZ eleştiri içerecek.**
Sadece bu bölüm üzerinden konuşacağım, diğer bölümlerde halı altına süpürülen tüm bağlantılı tutarsızlıkları bölümlerin Özetliyorum’larında bulabilirsiniz. Gayet açık, samimi ve yapıcı olmaya çalışılan bir dille belirtilmiş olan tüm şeyler, bugün hala geçerli olup, dayanacak güç kalmadığından buradan sonra ağır, samimiyetsiz ve yıkıcı olarak yansıtılabilir. Kusura bakılmayacak.
1. En başından hatırladığım kadarıyla, Savaş ses kayıt cihazından, Haluk’un sadece tecavüz ettiğini öğrendi. İçinde Güneş ile ilgili bir kelime duymadığımı hatırlıyorum. Savaş’a vahiy indi herhalde ya da biz, kesilen sahneler dolayısıyla, tecavüz edilen kişinin Güneş olduğu gerçeğiyle yüzleştiği anı görmedik. Her iki halükarda bana afakanlar bastıran bu ve benzeri bir takım gerçekler yığını, işten inanılmaz soğuduğum gerçeğini doğurdu. Senaryonun, biz izleyenlerin paşa gönlüne göre yazılmak zorunda olmadığına yüzde yüz katıldığımı belirtmekle birlikte, içerisindeki bu -artık- çıkışsız ve çözümsüz TUTARSIZLIKLARIN binlerce, yüzlerce kez yazılması söylenmesine rağmen dikkate alınmaması, yine biz izleyicilerle biraz ‘dalga geçmek’ gibi geliyor. Yıpratıcı.
2. Güneş ve kızlarının arasındaki bağda, hafif bir toparlanma olduğunu düşünüyordum iki üç bölümdür, bu bölüm yine silindi. Gençler günlerce o dağ evinde kaldı, Ali silahla konağı bastı, Selin kurtardı ve Güneş’in bunların hiçbirinden haberi yok?!? Peri ufak da olsa bir ameliyat geçirdi, ablalarının bundan haberi yok?!? Şunların üstüne konuşacak tek bir lafım yok. Yorucu.
3. Karaktere yürümüyorum, lütfen okuyan SavNaz’cı arkadaşlar bunu dikkate alarak okusunlar. Ben Savaş’a yazılan ‘şey’e yürüyorum. Savaş en başından beri, içe kapanık biri olarak yazıldı. En başında da dengesiz taraflarını gördük , Melisa daha ortada yokken, Nazlı’ya bir gidip bir geldi. Nazlı’ya karşı bir türlü açık ve dürüst olamadı. Fakat el insaf! Ali’ye "İkizler Haluk’un kızları!" dedikten sonra, “Ben Nazlı’dan kaçıyorum,” dedikten sonra, yapılan şey neydi? Ben hiçbir şey anlamadım. Bakın ben dünyanın en dengesiz insanı olabilirim, ben bu halimle Savaş’a anlam veremiyorsam, gerisini siz düşünün. Seversin, ortada bir sebep olur, ayrılırsın ama kopamazsın, anlarım. Ama bir tarafta “Siz benim hiç bir şeyim değilsiniz!” deyip sebep olarak sayılacak tüm yanı elin ters yüzüyle iterken, öte tarafta "Yüzüne bakamıyorum!" nidalarıyla peşinden ayrılmazsan, sormazlar mı adama: “Sen ne ayaksın kardeş?” diye. Bir karakter üstünde ne kadar oynanabilirse, o kadar oynanmış olduğu gerçeği çok ama çok can sıkıcı.
4. Güneş Haluk’la evli. Haluk, Güneş’e 17-18 sene önce tecavüz etti. Güneş bunu bilmeden seneler sonra o adamla evlendi. Ve Güneş yeniden hamile. Tecavüzcüsünden. Ben buraya bu kelimeyi yazmamak için haftalardır diretiyorum. Dikkat çekilmesin, üstüne düşünülmesin, zaten yeteri kadar içindeyiz bu yaşananların, özellikle bir kadın olarak, daha da altını çizmenin anlamı yok diye düşündüğümden kelimeyi çok gerekli olmadıkça yazmamaya dikkat ediyorum. Ve biz bunu izliyoruz. Her hafta, üstüne basa basa, altından fosforlularla geçe geçe yansıtılıyor. Başka yapımlarda da vardır ve biz de yapmışız, çok mu diye düşünülebilir, ancak aile içi şiddetin çok fazla dillendirilmeden, bilinçli ve etkileyici bir biçimde işlendiğini düşünen bir izleyici olarak bunun niye böyle göze sokulduğunu anlamayı reddediyorum! Zamanında yapılmış bir şeyken şu an yapılmıyor olması, üzülerek belirtiyorum, bazı şeylerin bile isteye yapıldığını düşündürüyor. Üzücü.
5. Ali 19, Selin 18 yaşında. Biri Üniversite 1, diğeri lise son öğrencisi. Öğrencisi. ÖĞRENCİ. Öğrenciyken evlenen yok mu? İlla ki vardır. Ancak en azından üniversitedeyken evleniyorlar, lisede olana biz ‘çocuk gelin’ diyoruz. Ki bugün en büyük sorunsallarımızdan. Üstlerine kamu spotları dönüyor, bilmem kaç ünlü bir araya geliyor, kampanya başlatıyor, şarkılar yazılıyor, yapılmasın diye dikkat çekmek için üstüne bu kadar gidilen bir konu, izleyici kitlesi ilk ve orta gençliğini sürdürenlerden oluşan bir işte niçin bu kadar cazip hale getirilir? “Zaten görüyoruz, duyuyoruz, biz yapmayınca mı bitecek, bu bir dizi sonuçta!” gibi cümleleri ben kabul edemem, üzgünüm. Siz genç kitleye hitap eden bir iş yapıyorsanız ve tepkilerin ne derece yoğun olduğunu biliyorsanız, bu cümleler hiç kabul edilesi değil. Hadi dediğiniz olsun ‘Bu bir dizi sonuçta!’ gözüyle bakalım olaya. AlSel yahu! Çiftin fan kitlesi, sırf onlar uzayda buluştular diye, kendilerine Uzay Fandom dedi! Bu karakterler “Cesaretin Var mı?” diye oyunlar oynadılar birbirlerine tüm çocukluklarıyla, yaralarını sardılar tüm kocamanlıklarıyla. Bu muydu yani? Alelacele alınan bir kararla, bilinmeyen şeyler üstüne bir evlilik kuracaklar. Daha ikinci gününde aileler öğrenecek, boşanacaksın-boşanmıyorum lafları dönecek. Bu ne biliyor musunuz? Bir oyuncak var hani. Bağlanıyorsun bilmem kaç yerinden, düz bir metal yığını üzerinde metrelerce yükseğe çıkıyorsun, yavaş yavaş bırakıyorlar, bıraktı-bırakmadı diye düşünürken tak! Bir anda bindiğin noktaya geri dönüyorsun. Çakılıyorsun yani bir nevi. En tepeden en dibe. Ne kadar AlSel di mi? Sarsıcı. -Olumsuz sarsıcı.-
6. Bütün bunlar dizinin bel kemiği olarak ilerlerken öyle ya da böyle, ilik nakli için sosyal mesaj veriliyor. Sosyal mesajın her türlüsüne varım, Özetliyorum’larını yaptığım diğer dizilerin içinde geçen her sosyal mesajı ben de burada üstüne basa basa belirtiyorum illa ki. Ancak bu olmuyor. Bir yanda böylesine savruk hareket edilirken, öte yanda o duyarlılık mesajı, ı-ıh. Yersiz.
7. Üstüne basarak söylüyorum, kişiselleştirilmiş bir yorum değildir. Niye, niçin, hangi sebepten daha önce AlSel üzerinden işlenmiş olan konu veya olaylar şimdi SavNaz üzerinden işleniyor? Konu mu kalmadı? SavNaz en başından beri KONUŞARAK anlaşan bir çiftti. Evet halı altına süpürülen şeyler vardı ancak onlar da konuşmaların yanlış yöne ilerlemesinden kaynaklı, arada kaynama mevzusundandı. Hiçbir şeye lafım yok ama ‘konuşmadan anlaşmak’ beni bitirdi. Tabii ki öyle bir çift de olabilirlerdi, bunu demiyorum ancak en başından bize öyle yansıtılsaydı, olabilirdi bu. 34. bölümde bir anda konuşmadan anlaşan çift haline getirilirse, tepkiyi tabii ki çeker. Yersiz-2.
8. O nasıl sahne geçişi? Her şeyi geçiyorum, tüm kesilen sahneleri bir kenara koyuyorum, Ali ve Selin’in -güya- birlikte uyudukları sahne neydi? Konuşmaları atıp kaçmışlar gibi, sanki onlar orada öyle durmuşlar, üstlerine biri konuşma yapmış ama onu da yetiştirememiş gibi. Selin’in uyuması hele? Hele uyanması? Yapmayın, kim yapıyorsa lütfen yapmasın. Bu şekilde değil, olmaz. Kasti olmasa bile kasti anlaşılıyor.
9. Reytingler. En son yayınlandığı pazartesiye göre kat be kat daha iyi. Ancak lütfen, bu her şeyin olması gerektiği gibi yapıldığına yorulmasın. Hafta içi okul sebebiyle kopan kitle geri döndü. Güllerin Savaşı’nın finaliyle doğan boşluktan kopan kitle de muhtemelen buraya kaydı. Ki bu izleyici için hatırlatma, diziye ısınma kabilinden özel bölüm bile verilmedi. İşi takip etmeyen kitle için doğal bir bölüm olmuş olabilir bundan sebep. Yani biz, tutarsızlığa bak, nasıl ya diye kafa patlatırken onlar normal karşılamıştır bazı şeyleri. İzleyici çekmesi açısından denk düşmüşlüğü iyi bir bölümdü. Ancak böyle devam ederse, çekilen izleyici de illa ki fark edecek kopuklukları. Sırf bu yüzden dikkat edilmesi, üstüne düşünülmesi gereken konular var.