Ebru: Bundan sonra bambaşka bir Ebru görecektik hani? Bu mu bambaşka Ebru? Kadriye'nin menfaati kadar bahşettiği yardımla ayakta duran Ebru mu bambaşka Ebru? Özlem'in söylediği onca şey arasında bir tane bile abartılan bir şey yoktu. En okumuşu bile bu kadar pasif kalabiliyorsa diğer kadınlardan bir şey beklemem de hayalcilik demek.
Narin: Adeta kozasından çıkmaya çalışan ürkek kelebek gibi. Aysel Gürel'in Ünzile'sinin köyün çitinin dünyanın sınırı olduğuna inanmasi gibi konaktan başka bir hayat olduğunu yeni yeni farkediyor. Geçen bölümde binbir hayalle işlediği çeyizlerini arabanın camından ağlaya ağlaya döküşü çok dokunmuştu bana. Keza Oğuz'un geri dönüp ağlaya ağlaya onları toplaması da. Bu hafta da Elif pervasızca yanında Oğuz, Oğuz dedikçe ona imrenerek bakması dokundu. Narin sesli bir şekilde Oğuz demeye bile kıyamaz utanırken başka kadının ağzında sevdiceğinin adını duymasının şaşkınlığı çok acıydı. Oğuz'u istemeyen bir oğul, kendini istemeyen bir kız çocuğu yeterince acı değilmiş gibi bir de sevdiğinin başkası tarafindan sevilmesini seyretmek Narin gibi korkak bir kelebeğin yüreğinin dayanacağı şeyler değil. Ebru onu "Oğuz kızının aklına uyup seni sevmekten vazgeçmez korkma,” diye teselli ederken nasıl da "Öyle mi diyorsun?" diye güvenecek dal arayışında. Çok güzel seviyorsun be Narin! Keşke bu kadar çok korkmasan. Keşke şu içinden çıkmaya çalıştığın kozaya en ufak gürültüde geri dönmeye çalışmasan.