Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Siyaset Bilimine Giriş
Sezon: 6 Bölüm: 4


Siyaset Bilimine Giriş

Enteresan derecede tatlı havaya sahip bir Ankara günü, yıllardan 2004, aylardan Eylül. 18-19 yaşındaki gençler, okulun ilk gününde hiç de öyle düşündüğünüz gibi tarihi olmayan Mülkiye sıralarında, insanın içini kıran floresan ışıklarının altında oturuyor. Niyeyse akustikten çok hiyerarşik görünen amfide ders Siyaset Bilimine Giriş. Hoca amfiye giriyor, genç topçu arayan Arsene Wenger edasıyla etrafa bakıyor ve soruyor: Siyaset nedir? Mantıklı soru. Siyaset bilimine girmek için siyasetin ne olduğu önemli tabii. Tahmin edebileceğiniz gibi, amfide “Biz nereye düştük” sessizliği var. Hoca veriyor cevabı: Siyaset, kendi çıkarının başkalarının da çıkarı olduğuna inandırma sanatıdır.

Sezonun temasal açıdan şimdiye kadarki en derli toplu bölümüne hoş geldiniz. Siyaset yapanların ve çoğunlukla beceriyle yapanların, kısacası manipülasyon ustalarının, özellikle de kadın karakterlerin güç gösterisine tanık olduk.

ZombiJon’la başlıyoruz. ZombiJon küsmüş. Piç’lerin en emo’su emo’ların en piçi. Nereye gidiyorsun sorusunun yanıtı “güneye,” niye gidiyorsun sorusunun yanıtı “Isınmak için.” Jon Snow’un ne tür bir karakter olduğunu bir sahnede anlat deseler bu sahneyi kullanırdım. Sokakta top oynarken, mahalle maçında, maçın tam orta yerinde, pas atılmadı diye, kimseye bir şey söylemeden küsüp giden küçük bir çocuk, ellerine kafasına koymuş fantastik bir Burak Yılmaz adeta.

Tam o anda kardeş formunda bir kurtarıcı, bir prenses, bir büyüme hikayesi, bir Kuzey’in Kadını geliyor. (Bundan sonra anılacağı şekilde) Sansa Fucking Stark. Yalan yok, asla inanmıyordum buluşacaklarına, yıllardan sonra, yollardan sonra, daha da trajediği, Red Wedding’den sonra; ilk kez iki Stark bir araya geliyor. İki Stark bir araya gelince ne konuşur? Evet, çorbanın güzel olup olmadığını, kardeşlerin çok da konuşmasına gerek yoktur aslında, kardeşlerdir çünkü.

ZombiJon’un içine ölünce Inside Out’un Sadness’ı kaçmış anladığım kadarıyla. Savaşmaktan yorulmuş ve daha bir sürü şeyden. Hala güneye gitmekten bahsediyor, sanki emekliliği gelmiş bir öğretmen de küçük ve tatlı bir Akdeniz kasabasında geri kalan hayatının hayallerini kuruyor. Yahu elinde ne var ne yok toparla git işte. ZombiJon+Tormund+Brienne+Melisandre baya iyi ekip. Üstelik yanlarında DEV VAR DEV. Neyse, şimdilik Jon’u emo’luğuyla baş başa bırakıyoruz.

Manipülasyon demişken, kuklaların Godfather’ı, yılanların en zehirlisi geri döndü. Lord Petyr Baelish, meme ememediği için iyice aptal olmuş Robin’i de yanına alarak, takribi üç cümlesiyle, kendine bir ordu kurmakla kalmayıp, bir de kumandan buluveriyor. Hızlı, etkili ve öldürücü.

1 2 3 4
Aras Bayram
16/05/2016 19:26
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR