Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Sevmek acıtmamalı bu kadar
Sezon: 1 Bölüm: 45

-Ama Sinaağn ben ele güne göbekli sevgilim var diyemem  -Ödem o hayatım ödem.

Ben Yasemin ve Sinan yüzünden şirket batarsa hiç şaşırmam söyleyeyim. İlk günden işleri asmalar, kendi kendilerini "çalışırım" diyerek motive edeceklerine "yok ben asla çalışamam" diye programlamalar falan; hele bir durun daha Ömer İplikçi bile uyanmadı bu ne hız? Bunları şirket çatısı altında görüştürmeyin, ne bileyim yasak falan koyun, olmaz böyle.

Bu bahsettiğimiz “canım kendim” akımının mimarı da kesin Koray'dır Her yere kendi resmini işlemek nedir allasen? Elinden gelse dağlara taşlara adını yazıp resmini bastıracak. Yapsa şaşırmam çünkü o Koray Sargın hayatım, bize mi soracak?

İso'ma pıçağı taktınız, hiç utanmayın bir de çevirin. Hani delikanlılığa laf ettirmeyecek ama eli ayağı birbirine karıştı; yavrum ya nasıl gözüne far tutulmuş tavşan gibi şaşkın şaşkın dolanıyor ortalıklarda. Aman be Sadri Usta’m sen de mi  bilerek yapıyorsu,n gidilecek zaman mıydı? Bunca şeyden sonra karşı karşıya kalmak çok zor. "Mağlubiyettir aşk,bir selamına yenilirsin"*** demiştik ya daha önce, İso da Yasemin giderken kan çanağı gözleriyle yavru köpek gibi baktı ya arkasından işte böyle be dostlar. İso'ya çok güzel bir aşk duası piliis diyeceğim de hiç niyeti de yok ki kendini içkilere vurdu, ağlatmayın İso'muzu efkardan, alev aldı her yer ve ben bunları izlerken beynimin derinliklerinde bir yer de Can Yücel'in Bağlanmayacaksın şiiirinin dizleri yankılanıyordu:

Bağlanmayacaksın bir şeye öyle körü körüne,"O olmazsa yaşayamam" demeyeceksin,demeyeceksin işte, yaşarsın çünkü...Çok sevmeyeceksin mesela, o daha az severse kırılırsın

Sude ve Deniz'e gelelim diyorum azıcık. Demiştim ki "Deniz'i iyileştirecek olan sihirli değnek Sude'nin elindeki cadı süpürgesi mi bilmiyorum," şimdi bakıyorum da Deniz bir değişik bakıyor Sude'ye. Öyle Yasemin'in anlattığı gibi çıkar amaçları gütmediğini gayet rahat görebiliyoruz; öğütler veriyor, kahvaltılar  hazırlıyor, görmek istiyor, daha ne olsun. Sude cephesinde ise ondan hiç beklemediğim bir şekilde yalnız kaldığını hissetmenin duygusuyla mı artık yoksa zamanın getirileriyle mi bir kafaya dank etme mi mevzu bahis, hiç kimse hiçbir şey yapmadan Sude Sinan'ın onunla olmayacağını itiraf etti kendine. Bu iş benim için burda bitmiştir, ki Sinan içip içip Deniz'in kapısına geliyorsa çoktan bitmiştir. Peki "Ömer'le Defne'yi birleştiren el olmadığın sürece sana karşı değişmem," diyen ben ilk defa Sude'ye içim cız etti desem linç olur muyum? Şu dizide herkes evrile evrile kötü karakter kalmayacak sanırım.

Bu arada Sinan yazlık ev mi dedi? O hala yerinde mi ya? En son belediyeyle izinsiz yıkım var diye yüz göz olmuştunuz ama yine de illa pergola diyorsan sen bilirsin Sinan. Aaa ev cidden sağlammış yoo hayır ağlamıyorum gözüme vuslat kaçtı. Defne'nin de yatağa bir bakışı var sordum onunda gözüne vuslat kaçmış ama talih bu ya Sinan'ın yazlığını Yasemin'e gösteresi geldi, evde umarım misafir odası vardır diye düşünüyordum ki büyük buluşma Sinan'ın Ömer'e şevkle "Aşkıımm" demesiyle gerçekleşmiş oldu. Ömer'in o anki yüz ifadesini asla unutamam. Bunlar müthiş dörtlü olacaklardı ama ayaküstü altılı oluverdiler,  sırf Neriman'ın sorularına cevap vermemek için ağzının yanması pahasına kahveyi fondip yapan sonra da çıkıp yol boyunca telefon konuşmalarına maruz kalan bir Ömer İplikçi'den daha talihsiz kim olabilir ki? Şu kursakta kalanlar konusunda baya ciddi düşünüyorum şu an ben.

Munzurluk yükleniyor..loading %99.9

Hani hep isterdim Defne Ömer'in tikiyle oynasın falan ama Defne de vur deyince öldürenlerden. Bizim kızda da maşallah ne hünerler varmış aştı kendini; onu bunu bırakın ne cesaret varmış. Kabul edelim en çok burada eğlendik, ağzımız böyle kulaklarımızda. Umarım telefondaki kişi Ömer'in arada söylediklerini duymamıştır.Lakin  Elçin Sangu ve Barış Arduç'u tebrik etmek lazım her zaman olduğu gibi yine gerçekten rollerinin hakkını fazlasıyla vermişler.Kocaman alkış(:

Defne de o kitaplıktan her kitap seçişinde bir hazine çıkartıyor, biz de Ömer'in kütüphanesi sayesinde eşsiz eserlerle tanışma imkanı buluyoruz bunun için teşekkürler Kiralık Aşk ve teşekkürler bizlere enfes sesiyle kısa bir dinleti serğileyen Barış Arduç. İyi ki varsınız.

"Umutsuz bir aşk çökmüşse gönlüne sabahın üçünde, özellikle onun orada, yerinde olmadığı kuşkusuna kapıldığında telefon etmeyi gururuna yediremiyorsan,ister istemez içe dönüp kendinle baş başa kalırsın. O anda akrep gibi sokarsın kendini ya da hiçbir zaman postalamayacağın mektuplar yazarsın ona, ya da odanda ileri geri volta atarsın,hem küfür hem dua edersin, sarhoş olursun yada kendini öldürecekmiş gibi davranırsın. Bu gidişat bir süre sonra tatsızlaşır, bıktırır insanı. Ve işte bir gece saat üç sularında başıma gelen tam buydu. Birden karar vermiştim;çektiğim acıyı tuvale dökecektim."****

Daha okumaya başlar başlamaz Defne ve Ömer'den bir şeyler bulduğum bu mısralar çok kıymetli benim için. Farketmeden şarkısını ilk dinlediğimiz zamanki Defne'nin evinin önüne gelen, elinde çiçeklerle ikinci kez terkedildiğini zannedip mahfolan, tasarımı sattığını Sude'nin söylediğini öğrenip Defne'nin çiçekleriyle ve kendi kendiyle baş başa kalan, genelde de canı sıkkın olduğunda acılarını tuvale, bazen duvara döken Ömer İplikçi bu satırlarda harf harf saklı aslında.Kendime kızdım bir yandan ben böyle bir kitabı nasıl okumamışım diye.

1 2 3
L'Appel du vide
07/05/2016 20:37
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR