Seyirci Beren diziye girdiğinden beri halvet olsun da Kösem bir an önce anne olsun, zaman aksın istedi. Bu bölüm çok şükür rahata erdik. Yalnız halvete giderken fonda çalan müzik ve beş karış suratı ile ölüme gider gibi bir havası vardı. Zaten halvet dedikleri sahne de hakkıyla yaşanmadı. RTÜK korkusu mu desem bilemedim, çekinceleri var galiba. Muhteşem Yüzyıl'da bu çekinceleri pek yaşamadığım için bana tuhaf geliyor.
Gelelim bu haftanın eleştirisine kıyafetler ne yazık ki Muhteşem Yüzyıl çizgisinin gölgesinde kaldı.
Muhteşem Yüzyıl başarısını oryantalist hava içinde yer alan kaftanlara borçludur. Yerli ve yabancı izleyici alışkın olmadığı bu dünyayı her zaman çekici bulur. Öyle ki sektörde yeni bir moda akımı getirdi. Sultanların kaftanları bu açıdan en büyük hayal kırıklığı oldu. Muhteşem Yüzyıl'la Kösem'i karşılaştırmak gerekirse kaftan konusunda daha çok özendikleri ve emek verdikleri ortada. Ama bizlerin alışık olduğu oryantalist havada değil.
Safiye'nin batı özentisi durumu fazla abartılıyor. İngiliz kraliyet ailesinden çıkma gibi, insanlara Fransız geliyor. Handan ışıl ışıl, süslü, abartı giyiniyor davranışlarında valide sultan ağırlığı yok onu anladık da kıyafetleri de pek valide sultan edasında değil. Halime güzel ve gizemli biri ama kadına kat kat kadifeler giydiriliyor, sanki 70 küsür yaşında.
Kösem ise tam bir hayal kırıklığı oldu. Cariye mi yoksa masallardan çıkma pamuk prenses mi anlayamadım. Halbuki ilk tanıtımda yer alan kaftanı ne güzeldi. Üç bölümdür tüllere boğdular güzelim kadını.