Gerçekliğin, sesi önceden gelen ancak acısı sonradan hissedilen bir kırbaç gibi bu habersiz insanların sırtına vurması, kendi minik dünyalarının baloncuğunun da patlamasına yol açıyor. Alexandria bir kar küresi değil artık, küre parçalanmış, su etrafa saçılmış. O suyla birlikte ilk sürüklenen de geminin kaptanı Deanna. Olağanüstü hal durumunda demokrasiyle gelen liderin sorumluluğu askeri kökenli birilerine devretmesi adettendir. Birçok kayıp yaşayan Deanna da zaten katatonik halde dolaşıp garip planlar çiziktirirken, kaosun Rick'in ortamı olduğunu anlıyor her şeyin ötesinde. Deanna da dönüşenlerden, zombiyi öldürürken tüm insanlığını da o kırık şişenin ucuna bırakıyor. Ölülerin yürüdüğü bir dünyada yaşamak için yürüyen bir ölüye dönüşmek gerekiyor çünkü.
Alexandria'lıların konformist orta sınıfçılığına karşı dışarıdaki yangınla zincirlerinden arınmış proleterya adeta bizim Rickgiller. Devrimi birlikte yapabilmek için de ortak düşman şart. Kurtlar'ın saldırısı, aylakların Alexandria'da bitivermesiyle birlikte şartlar uygun. Bu dünya modern dünyayla yeni dünya arasında bir geçiş vaad etmiyor. Bölümün de dediği gibi zaman "Şimdi" ve o güvenlileştirmek zorunda oldukları alanı tam da şu anda, el ele kurmak zorundalar.
İşte o şimdi için ellerinde kalan tek umut da sevgi. Bir annenin çocuğuna olan sevgisi, bir oğulun babasına duyduğu saygıdan kaynaklanan korkusu, garajda yaşamaya devam edebilecek miyiz konulu bir öpücük, ameliyat masasından üreyen bir öpücük, Judith'in varlığı, Glenn'in yokluğu, ve belki hepsinin ötesinde Carl'ın "Enid kayıp mı oldu acaba?" konulu naifliği. İşte o sevgi insan olmaya tutunmanın son yolu bu şimdinin dünyasında.
O anın metaforize edildiği yer ise Aaron'la Maggie'nin çıktığı yolculuk. Aaron git gide dizide en sevdiğim karaktere dönüşüyor, Maggie'ye yardım etmesinin sebeplerinden biri kefaret arayışı evet, ama aynı zamanda insanlığının o son parçasına tutunmaya çalışması da birçok karakterden ayırıyor kendisini. Şu konuda da baştan anlaşalım, Glenn yüzbin tane zombinin ortasına düşüp boğazından kanlar fışkırırken ölmediyse eğer, benim diziye olan güvenim fena zedelenir. Tamam, Glenn her anlamda bir süper kahraman ama dizinin bekası açısından da Glenn-Maggie ikilisinden birinin ölmesi şarttı, tercihin neden Glenn olduğunu da anlıyoruz nitekim, Maggie karnında umut taşıyor.
Ama işte o umudun hangi dünyada var olacağı sorusunu sorduruyor dizi bize. Yanıtı da o tünelle veriyor. Tünelin ucunda ışık yok, tünelin ucunda başka tüneller var. Bir balonun içine saklanmış, pamuklarla sarıp sarmalanmış Alexandria'dan ölülerin yönettiği bir diyar arasında gidip geliyor karakterlerimiz. Bir bok çukurundular, leş bir yerdeler, tehlikelerle dolu. Ama ucunda bir şeyler var, bir yerlerde umut var. Bir gün o ışığa ulaşmak için o lağımda yaşamayı öğrenmek gerekiyor. Yeni dünyaya ulaşmak için, önce boka batmak şart.