Toplantı odasında, Kemal’in her zamanki zekasıyla Emir’in onu izleyeceğini tahmin etmesi bizi şaşırttı mı? Şaşırtmadı… Rollerini güzel kıvırdılar. Kemal de Nihan da artık yalan söyleme ve rol yapma ustası oldular. Ama ne zaman ki Asu aradı, Kemal’i gelinlik provasına çağırdı, Nihan o zaman gözlerinin dolmasına hakim olamadı. Çok buruk, çok acı bir andı… Sevdiğiniz adamın düğününün olması fikri, başkasıyla evlenecek olması fikri ne kadar can yakıcı, ne kadar gurur kırıcı bir düşünsenize… Başkasıyla sevgili olmaya benzemez evlilik. Evlenmek; gece ona yatıp, sabah ona kalkacak olması demek. Evlenmek; ona nefes alıp vermesi demek, gecesinde gündüzünde, sabahında akşamında her anında onunla bir bütün olacak olması demek… İstediğin kadar iyi bir oyuncu ol, sadece gözlerinin dolması bile büyük bir başarı bir kadın için…

Emir… Tam yaralarını görüyorum, tam bu adam anne hasreti çekmiş, affedilmesi gerekir diyorum, yapabileceği en kötü şeyi yapıp çıkıyor karşımıza. Masum insanın canını yakmak hiçbir şerefe sığmıyor maalesef… Ve bu kadar akıllı adam dediğim Emir, nasıl olur da bu yaptığından sonra Kemal’in duracağına inanabilir? Kemal intikamına intikam ekleyip, kararmış içini daha da karartıp artık daha da güçlü… Çünkü Kemal’in en hassas noktası ailesi. Emir, yapmaması gereken esas şeyi yaptı. Kemal’i en zayıf noktasından vurdu. Fehime ise olaylardan sonra Emir’in yapabileceklerini bir kez daha gördü ve kendince yapabileceği en doğru şeyi yaptı. Dikkatinizi çekerim; kendince diyorum… Bizce tabii ki doğrusu Kemal’e anlatmasıydı ama o bir anne ve her anne gibi o da oğluna birşey olmasından korktu. Oğlunun bundan sonra yaşayamayacaklarından korktu… Nihan’la belki de ilk kez bu kadar düzgün, bu kadar açık ve net konuştu. Annenin halinden anne anlar, bize evlat acısını çok güzel bir şekilde anlattı… Fehime, Nihan da bir anne oldu diye ilk kez onun gözyaşını sildi… Var mı daha büyük analık şimdi?

Kemal’in bu işi, bu dengesizliği, Vildan’ın tutarsız konuşmalarını anlamaması onun zekasına yakışmadı. "Nerede Emir’in atacağı adımı tahmin edebilen Kemal?" dedim kendi kendime… Tabii ki içinde ne olduğunu asla tahmin edemezdi ama en azından Vildan’ın yalan söylediğini, o defterin Ozan’la ilgili olmadığını anlaması gerekirdi. Nihan'ın zekasına hayranım doğrusu; oyun evinde buluşmak çok akıllıca bir fikirdi. Deniz’in Kemal’in kucağındaki huzuru bize de yansıdı… Kanları gerçekten de birbirlerini çekiyor...  Ve yeniden Nihan, defter konusunda hayli akıllı davrandı. Fehime’den Emir’in o defteri gördüğünü öğrendi ve hemen harekete geçti. Aynısından yaptırabilmesi çok büyük şans… Ve şans arada da olsa Nihan’ın da yüzüne gülüyor. Ters köşe, Kara Sevda’nın işi. Şaşırtmayı seviyor… Bu ters köşeler gayet vurucu da olsa final bölümün ters köşelerinden çok daha vurucuydu. Kemal’in boş durmayacağını biliyorduk ve kısasa kısas! Kemal de Emir’in yaptığı gibi onu en zayıf noktasından vurdu. Bir de bunu Nihan’la beraber yapması bizi de kalbimizden vurdu… Bu arada Kemal, Ozan’ın kesin olarak öldürüldüğünü anladı. Artık geriye tek bir soru kalıyor; Kemal ve Nihan, Ozan’ı Emir’in öldürdüğünü ne zaman anlayacaklar?...

Not: Ayhan dizideki en sevdiğim karakter olma yolunda hızla ilerliyor. Ne güzel, ne doğru, ne dürüst, ne candan bir adam… Hayatı çok iyi tanımış. Kendinin de dediği gibi bir tek öleceği vakti bilmiyor, onun dışında hayattan her türlü şeyi öğrenmiş… Şimdi de aşık olmuş. Bu güzel adam şimdi ne güzel sever değil mi? Bize bir tane daha verdiniz bu güzel seven adamlardan, insanın içine işlettireceksiniz illa… Ve büyük usta Sadri Alışık’ı görmek, hele de onu oğlunun izlediğini görmek… İnsanın duygularının inanılmaz yükselmesine sebep oluyor. Bu güzel jest için çok ama çok teşekkür ederiz…

Okuyan gözlerinize sağlık...