Fikret Gallo'yu başından beri  ikilinin arasına giren kara çalı diye değerlendirmedim. Çünkü abartılacak bir durum yoktu ortada. Geçmişten geliyormuş eee, Ömer'den hoşlanıyormuş eee, çok acayip bir dehaymış eee. Geçmişten gelmeye de fazla önem atfediliyor. İz de geçmişten gelmişti hatırlarsanız bir yaprak bile kımıldatamadı, gitti. Geçmişten gelmek neden bu kadar önemli olsun. Ömer Defne ile karşılaştığını hatırlasa ne hatırlamasa ne. İlle kader, ille kozmik güç, ille geçmişten gelenin önemi mi demek zorundayız. Bugün birbirlerini seviyorlar, bitti. Oyundan önce de birbirlerinin kaderiydiler bakığğn demekse, burada böyle şeylere ihtiyaç yok bence. Ayrıca Ömer ile Defne'nin aşkı öyle  başkalarının araya girebileceği bir aşksa bize baştan beri yanlış bir şeyler anlatıyorlar demektir, ya da biz yanlış anlıyoruz. İkisinin arasına ikisinden başkası giremez. Defne ile Ömer ilişkisini bir şey bozacaksa ki sanmıyorum, ancak ikisinden biri sebep olabilir. Gallo Ömer'e biz şimdi neyiz diye ilişkisini bilmesine rağmen nasıl sorarmış? Sorar. Sorması gerekiyordu kendi kafasında netleştirmek için. Netleştirdi. Kendini ortalara atıp ikisini ayıracak falan değil. Defne’yi tanıdığımız, sınırlarını bildigimiz, aşkına inandığımız için onun yanlışlarını tolere edebiliyoruz ama aynı empatiyi Gallo'ya gösteremiyoruz. Gallo haklı veya haksız demiyorum, hataları yuzunden insanları çok çabuk harcayabiliyoruz. Ben Gallo için bekleyişteyim bundan sonra yapacakları gerçek karakterini gösterecek diye düşünüyorum.

Eymen niye diziye girdi, niye gitti? Sude iyileşme eğilimleri gösterirken niye bu kadar katıksız bir kötü haline getirildi? Senaryoya karışmak haddimiz olamaz tabii ki ama bu karakter saçmalamaları beni bağlamdan çıkarıyor. Sinan'dan vazgeçmemişmiş aradan zaman geçmesini beklemişmiş. "Eymen’le sevgili misiniz? Bilmiyorum Yasemin," seviyesine gelmişti Sinan'dan bir vazgeçiyor gibiydi ama aslında zaman geçirmelikmiş Eymen. Ne manaydı o zaman Eymen, misyonu neydi? O gelin kesinlikle Sude değil, çüş artık. Sinan Yasemin'i böyle severken üç ayda Sude'ye dönecek sonra da nikahı basacak. Sude bence going to go to the Amerika hem de bir daha dönmemek üzere kendi dedi valla. Bana Sinan'ı yapmazsanız ben Amerika'ya giderim bir daha da dönmem dedi, ben duydum.

Sude hadi eserekli, Necmi Bey sizle zaten küsüm sizde mantık aramıyorum da Nöro, cincine Nöro, sen bu Sude'nin dediklerini nasıl yaparsın, nasıl esir olursun bu çocuğa? Gerçi sen yetiştirdin bu kızı da boynuz kulağı geçti. Sevmiyor Sinan kızını sevmiyor, bir sevgili gibi sevmiyor. Denedi ama yine de sevemedi. Sanki yalanları yüzünden mi ayrıldı, gerçekten sevse yerler yalanını diye kapısında yatardı Sinan, öyle bir adam biliyor musun? Yasemin'i seviyor ama (tekrar karar değiştirirsen bacaklarına sıkarım Sinan, aşkına güzelleme yapıyoruz burada). Sevdiğinin karanlık taraflarına bakarak seviyormuş. Bazı farklar varmış yakınlaştırırmış bazı farklar uzaklaştırır. Sude- Sinan farkı ikincisi işte. İso'yu da orada bir küçük harcadılar ama yedirmeyiz. İso'nun yerinde olsam ben de alırdım başımı giderdim efeler gibi hey. İso ile Sinan eşit değil ayrıca o dünyanın içinde. Hissediyordu hissetmiyordu bilmiyorum ama İso Yasemin karşısında Defne'nin Ömer'e karşı hissettiği ezikliğin bir benzerini yaşıyor olabilir. Statülerimiz, yaşama bakışımız farklı demiş olabilir. Yasemin'i kendisiyle eşit görmüyor olabilir ve Yasemin'in sözleri de üzerine tüy dikip kalbini derinden yaralamıştır. İso hiç haksız değil. Bazı sözler vardır çabalamak manasızdır, hafiften ceketi alıp çıkacaksın İso gibi. Sinan’la statüleri, yaşama bakış açıları eşit bağırsa da çağırsa da Yasemin sadece bağırmış olur Sinan'a, İso gibi gururu zedelenmiş olmaz. Öeff lanet olsun sana sermaye be. Yasemin'e bu özgüvensiz haller cidden yakışmıyor. Sude öpmeyeyim canım Sinan’la sevgili olduk, az ötede dur desene Yasemen. Kırk yılın kurt Yasemin'i bir de Sude'nin tuzaklarına düşüyor. Tam bir safozlaşma.