Merhabağğğ bunu okuyanlağğrrr. Sinan gibi gireyim dedim mazur görün. Geçen hafta 19 Mayıs kutlamalarında yapılan gibi kule yapıp tepesinden de DefÖm fotoğrafı sallandıracak düzeyde bırakmıştık çiftimizi. Vuslatlar oldu, artık daha bebelak bir çift görecez derkeğğn trikotajla hiçbir ilgisi olmayan kader ağlarını ördü. Ruhsar çekil aradan Ruhsar yağmur yok, bahar geldi.
Ömer'in ermiş olduğunu zaten hep bir ağızdan dile getirmiştik. Her rüyan mı gerçek oluyor be. Nedir o senin kırmızılı evin altında İplikçi Baba yatırı mı vardır, nerden geliyor bu değirmenin suyu? Sonunda çilekleri de yedin Çarşamba cadınla, senden mutlusu yoktur, e bizden de mutlusu yok (tu)(size ne oluyor deme. Biz sizin mutluluğunuzla yaşıyoruz) (gururlu anne ağlaması gir). Tamam kavuştunuz e ne de güzel tanıştınız ama Ömüş’cüm sen bir soraydın be o kahvaltı masasında Defne'ye. Niye buraya geldin? Geldiğimde niye gözlerin dolu doluydu? Sen hayırdır yürek mi yedin, beni yoldan niye çıkardın, huyun da değildir halbuki diye? Artık beni kıskanıyor işte tatlı qıs zihniyetinden bir çık tatlı Ömer be. Senin bu hiçbir şeyi sorgulamaz halin de tamam ilkten bi cool geliyordu ama artık vaktidir. Hiç öyle ooo dökülüyoruz, oo hani beni seviyordunuz deme. Sen bir seçim yaptın ve Defne'ye güvenmeyi seçtin evet biliyoruz ve bunu da çok önemsiyoruz ama neye binaen güvenmeyi seçtin?Aşkınıza güveniyorsun, Defne'ye güveniyorsun o "Defne seçeneklerini değerlendiriyor," tripleri nedir Allasen? Olmadı yani o pek. Dur ona sonra geleceğiz dur sen daha dur.
Daha şirkete geleli kaç saat oldu ki hadi paydos hadi diyorsun? Paraların hep boşa akıyor hep. Evlenseniz siz artık? Evet evlenin, en çok siz evlenin, düğününüze biz de gelelim, o kuyruklu gelinlik Defne'nin çıksın (ki bence öyle) da ortada sadece Defne'nin anlatmayarak sinirlerimi larçka eden 200 bin hadisesi yok ki yanında Ömer'in de ensesine vurmamızı gerektirici bir takım hadiseler oluşuyor. Sor Ömer sor, en çok sen sor, Defne'ye sor, Ömer sor Ömer, bak Ömer Defne ona sorular sor.
Aslında bu hafta Defne'ye acayip kızmıştım zaten genelde kendisiyle ilişkimiz bir Konsolosluk seviyesinde bir maslahatgüzarlık. İlle birilerinin desteklemesiyle, dürtüklemesiyle, kötülük yapmasıyla, yumurtanın kapıyla gelmesiyle iş yapıyor. İso olmasa Simurg meselesini de söylemeyecekti. (Ek parantez İso: dost gibi dost, en hakiki dost, can) Aklın fikrin var, zeki kızsın, onca badire atlattın yine tüm goller kendi kalene, kimseye kötülüğün yok ama artık bir tur otur etraflı bir düşün, adımlarını düşün, Ömer'i kaybetme korkusuyla yaptığın tüm şeyler yine geliyor senin ayağına dolanıyor, daha beter batağa saplanıyorsun. Mutlu olsan susacam, kız haklı dağılın artık buradan diyeceğim. Ömer'e Simurg'u anlattı dedik, çok da iyi yaptı dedik peki Ömer eve gelince ettiği kavganın sebebi neydi? Ee sen söyledin Ömer'e, Simurg dedin, Fikret’miş dedin. Ben olmasaydım ne olurdunuzlar farazi gelecek tabii bu durum karşısında Ömer'e. Ben tüm konuyu bilmeme rağmen farazi geliyor. Altında yatan sebebi tabii ki anlıyorum, bir geçmişleri var, onlar birbirinin kaderi, secret, karma, zart zurt diye düşünüp kaybedeceğini sanarak kuruyorsun? Zaten ne oluyorsa bu kaybetme korkundan oluyor. Ben Defne'ye inanılmaz saygı duyuyorum ama kendinden bu kadar vazgeçmesini anlayamıyorum. Ne olursa olsun artık denilen bir nokta vardır, işin içinden çıkamadığın. İnşallah o nokta artık çok yakındır Defne için. Bir de Ömer'in yerinde olsam şuna çok kırılırdım. Ben kendi kendime evde kırıldım zaten akhjasdg. "Şimdi ne kadar minnettarsındır ona," hani en mahrem sırrımı birine anlatmışım da o da bunu yeterince önemsememiş, beni anlayamamış gibi. Sevmedim ben bu cümleyi yani. Minnettar tabii; zamanında bir şeyleri değiştirmiş hayatında, biliyorsun da, Simurg'u da sen astın onun kutsalı benim de kutsalımdır diye saygı duyarak, bu lafı etmek sence de yanlış olmadı mı Defonzo. He herkes gibi katılıyorum Simurg'a fazla anlam yükleniyor, nedir yani. Oradan ben geçsem ben de aynı cümleleri kurar, annenle ol derdim. Ömer seni de keçiler kovalasın. He afferim doğrucu Ömüş’üme, afferim ayıp yeaa niye öyle söyleyeyimlerine. Oooodun Ömer, hakikaten kadınların ruhundan anlamayan Ömer. Onca kitap okumuş adamsın, filmler izliyorsun, bir kadın sana böyle bir soru soruyorsa öyle mi cevap verilir? Cevabında da bir sidikçilik sezdim ortamın yükselmesiyle ama hiç sevmem İplikçi yeminle hiç sevmem. Arada yalan iyidir. İşine gelince çok güzel de yalan konuşuyorsun yani gördük biz, hiç cool yapma şimdi bize canımın içi. Kırmızı kapının önünde Defne'ye "Otur diyorum Defne," diyen Ömer’lere karşılık artık hep senin dediğin olmayacak diyen Defne’ler gördüm sanki. Umarım ben çok uçmadım. Bir dik dur be Defne, hadi Defne'm, tatlı Defne'm.