Yatağından kalkan hünkar Sultan Ahmed, yokluğunda yerine namzet seçen herkesin hakkından geldi. Ahaliyi susturmaya çalışan Kösem'e kurşun atan ağanın ise bizzat kellesini aldı. Yürü bre hünkarım!

Bu hakkından gelme mevzusundan Safiye Sultan da payını düşeni aldı. Ahmed tarafından eski saraya sürüldü. Şimdi Safiye, Ahmed'i bu kararından vazgeçirmesi için Kösem'den medet umuyor. Biz seni bu saraya getirdik, koruduk kolladık, şimdi de sen bizim Topkapı'da kalmamız için hünkarımızı ikna et diyor. Ama maalesef koskoca tarihe nam salmış Safiye Sultan'ın kaderi, basit bir cariyenin iki dudağı arasında. Çünkü düşüncesini söylemekten geri durmayan Kösem tokat gibi yapıştırdı cevabını: "Ben de gitmenizi istiyorum Sultanım, sizin yeriniz gözyaşı sarayı!"

Beren Saat'in dizinin atmosferine çok yakıştığı ve Kösem karakterinin varlığının senaryoya ivme kazandırdığı aşikar. Umuyorum ki dizi yavaş yavaş Muhteşem Yüzyıl'ın muhteşemliğine bürünecek.

Bölümün en büyük sürprizi şüphesiz Beren Saat'in kadroya dahil olmasıydı. Ama bundan bile daha çok konuşulan biri vardı, Ekin Koç. Ne yalan söyleyeyim Ekin'in yeni imajı ve Sultan Ahmed'in olgun tavırları benim de daha çok ilgimi çekti. Padişahımızın daha çok sahnesi olmalı, amin, inşallah derken buldum kendimi. Timur Savcı'yı anlamak güç. Bir yandan bakıyosun Ekin Koç gibi bir cevheri bulmuş, diğer yandan Anastasia Tsilimpiou gibi karaktere ne benzeyen, ne yakışan, ne de rolün hakkını verebilen birini getirmiş koymuş önümüze. Bu yanlışı çok fazla devam ettirmediği için teşekkür ediyorum, çünkü biz bu diziyi senelerce izlemek isteyen kesimdeniz.