Gül’ün sonsuza kadar sadık kalmasını beklerdim Yiğit’e, demek ki ağır travmaları var yakasını bırakmayan. Yiğit’le bütün bu olaylar bittikten sonra sulh olmaları ilginç olacak.
Kısacık Sibel/Yiğit buluşması (zorla da olsa) her şey ters giderken de her şeyin yolunda olduğunu gösterdi bize. Havada aşk kokusu sabit.
Zeliha Anne neden hastaneye geri dönmedi; Emir’de mercimek kadar akıl kalmamış anlaşılan. Bununla da baş ederim diye düşündü.
Yiğit’le Emir yine yüzleştiler de Emir hala ama, ama formatında. Her fırsatta Yiğit’in onu ne denli hayal kırıklığına uğrattığından ve istediği kalıba girmediğinden dertli. Hayatının ekseninde hep Yiğit var, bir kenara koyabilse kendi hayatını yaşayabilse her şey çözülecek. Kırmızı top hikayesi de aynı aslında; bırak onun olsun kırmızı top sen de başka bir oyuncakla oyna. Kırmızı topu düşünmeyeceğim diye telkin ettikçe kendini, aklına ondan başka bir şey gelmez ki? Öte yandan Emir Kübra ve kızını kırmızı bir topla özdeşleştirirken onları bir nesneye ve bütün bu olanları çocukça bir çekişmeye çevirerek kendini de küçülttüğünün farkında mı? Gerçekte kimin kırmızı topu bu?
Zeliha dedi ya “Sağlam adamı delirtirsiniz,” diye karakoldaki komiser bile nevrini şaşırdı, doğru. Şimdi deseler ki Zeliha’ya senin torun aslında Yiğit’in ama Emir evlat edindi ve de çocuğun annesiyle evlendi, Yiğit de bakamıyorsunuz diye çocuğu kaçırdı, sonra da annesi onu geri kaçırdı Zeliha Anne kendiliğinden koşarak hastaneye döner.
Küçük hıçkırıklar:
Zeliha anne o kadar inanmıştı bebeği öldürdüğüne; nasıl bu kadar kolay ikna oldu hala yaşadığına? Saçının bir telini bile görmeden, ağladığını duymadan aynı dört duvar arasında olduğunu iddia etmelerine nasıl inandı?
Kevser eli maşalıydı kaç zaman, ne ara iyilik timsali, süper yardımsever bir hale büründü ki? Gecenin bir yarısı Ender ve Selim kapıya dayandığında azarı işitip kös kös dönmeleri gerekirdi. Hoş yine azarı işitti ya bu ikili ama Derya’dan.
Yılmaz boşu boşuna şaşırdın sen set bozan adamın tanıdık çıkmasına; İstanbul’da nüfus 30 bu aralar, biz alıştık.
O kadar alışverişten sonra bile Elif bebek hala battaniyelere sarınmaktan kurtulamadı, Allah aşkına beş tane sepet alacağınıza bir tane mont alıverin şu çocuğa.