İnsanın kendiyle hesaplaşması zordur, sevdikleriyle hesaplaşması ondan da zordur diyerekten lafıma giriş yapacağım zira Kader hem kendisiyle hem de annesiyle bir kez daha ciddi anlamda yüzleşti. Hatırlarsınız geçtiğimiz hafta Kader annesinden yardım için evine gelmişti ancak Güney'in babası ile annesini aynı evde yakalamıştı. Ne acı değil mi? Kader zaten doğduğundan beri annesini görmeden büyüyen bir çocuk, beklentileri olan bir çocuktu ancak ne umdu ne buldu dedikleri bu olsa gerek. Anne hayalleri tamamen tuzla buz olacak cinsten. Banu karakteri hakkında geçen yazılarımda da söylemiştim, söz etmekten pek zevk almıyorum. Çünkü bu kadar vurdumduymaz, bencil ve pişkin bir anne motifi benim lugatımda yok üzgünüm. Karakteri artık nasıl yaratmışsa senaristler bu konuda ciddi anlamda başarılılar çünkü beni gerçekten çıldırtmayı başardı Banu.
Sonlara bırakmak istemediğimden derdimi başlarda şöyle aralara serpiştirerek anlatmak istiyorum çünkü izleyicilerden de bu konuda şikayetler gelmeye başladığını fark ediyorum. Özellikle dizi çiftlerine yer verilmediğinden şu aralar sıkça duyumlar ve şikayetler almaya başladım sevgili senaristler. Bu konuda gerekli uygulamayı gerçekten bekliyoruz izleyici olarak. Hem EySer hem SonGün hem de FerTop çiftlerine (bu bölüm gördük gerçi ama) yer verilmesini istiyoruz.
Efendim notumuzdan sonra yazımıza devam ediyoruz. Çılgın üçlü Nazan, Kemal ve Mesude yine bölüme damga vurdular diyebilirim. Kemal her canı sıkıldığında Nazan'dan para istemeye başladı. Bence artık bu sahnelere bir son verilmeli, aşırı sıkıcı bir hal almaya başladı. Hele Kemal'in polisleri alıp Nazan'ın evine gelmesi neydi yani çocuk tiyatrosu gibiydi. Bunlara dikkat edelim lütfen kendimizi tekrar etmeye gerek yok yani. Nazan'ın elinde de büyük bir koz var aslında Eylül'e tacizde bulunduğunu söyleyebilirdi ama o da geçti artık. Mesude ise safım benim, kendi söylüyor, kendi dinliyor. Yahu bir kadın düşünün 37 bölümdür #kemalimyapmaz diyebilsin işte bunu başardı bu kadın. Valla helal olsun Kemal'e ne erkekmiş ya Mesude'nin ayarlarını bozmuş resmen.
Bu haftanın en çok gösterilen ve haliyle de en ön planda çifti yine FerTop oldu. Ama seviyorum bu ikiliyi çok aşırı sempatik ve tatlılar. Hem yazılan diyaloglar hem de aralarındaki uyum çok güzel. Feride'nin koşarak Toprak'ın evine gelmesi ve babasının geleceğini ancak ikisinin sevgili olmadığını söylemesi o da yetmiyormuş gibi babasının kendisinden haz etmediğini de çok önceki bölümlerden biliyoruz; neyse maziyi bir kenara bırakalım yoksa içinden çıkamayacağız gibi. Bakalım Toprak, Feride'nin babası geldiğinde neler yaşayacak, yaşayacaklar?
Gecenin en can alıcı sahnelerinden biri de kızların yetimhanelerini savunmaları oldu. Bilirsiniz geçtiğimiz hafta yetimhanenin yıkılacağı haberi duyurulmuş ve kızlar yeni yurtlarına tayin edilmişti. İşte bu hafta da kızların nasıl büyük bir yüreklilikle yurtlarını savunduklarını gördük. Kendilerini kepçelerin önüne siper ederek yaptılar bunu. Bu sahneyi ben Kemal Sunal'ın çok sevdiğim bir filmine benzettim ve mazi aklıma gelince de tebessüm etkisi de yaratmadı değil. Hatırlarsınız filmi Şaban Pabucu Yarım. Orada da çocukların oynadığı alanları yıkmaya çalışan ekiplere orada yaşayanlar tepki göstermişti. İşte bu sahne o yüzden gecenin en iyi sahnesiydi bence. Tek yürek olunca nelerin başarılabileceğini göstermesi açısından çok değerli. Yıkım kararını engelleyebilecek tek kişi vardı malumunuz ki öyle de oldu Kader, Güney'in babasına şantaj yaptı gördüklerini söyleyeceğine dair ve böylelikle yetimhane yıkım kararı ortadan kalkmış oldu. Kızlar kendilerinin engellediklerini bile dursunlar ancak iş çok başka be kızlar...
Not : Kader, Güney'in babasıyla konuşurken o adamın “Ama ben erkeğim, bana bir şey olmaz,” demesi söylenebilecek sanırım en çirkin laftı. Sen yapınca bir şey yok ama kadın yapınca var; yok öyle bir dünya. Dersini en kısa sürede alman dilekleriyle…