Canan ise, doktor kontrolüne giden Hale’yi takip edip, laboratuvarda bir görevliyle para verip anlaşarak test sonuçlarını değiştirtti. Böylece Hale, engelli bir çocuk doğuracağını sanarak çıldırdı. Aklında daha önce kaybettikleri çocuklarının anısı, karnındaki bebeğin de engelli olduğunu sanarak intihar etmeye kalktı. Uçan balonlar, anneeeee diye Hale’yi çağıran küçük kız, korku temalı bir müzik falan acayip bir sahne vardı. Hale, tam kendini merdiven boşluğundan atacaktı ki, Asiye yetişti. Bu olay, Hale ve Asiye’nin birbirine yakınlaşmasını sağladı. Ancak Hale, test sonuçlarının değiştirildiğini öğrenince hemen yine Asiye’den şüphelenip, anlamadan dinlemeden üzerine yürüyerek bir kez daha bizlere ne mankafa olduğunu göstermiş oldu. Umarım gelecek bölüm sakinleşir ve kendine gelir.
Asiye’den bu hafta bomba gibi aforizmalar geldi;
“Mutlu etmeyeceksen, meşgul de etme kardeşim.”
“Biz aşkımızı mum gibi elimizde değil, kurşun gibi kalbimizde taşırız.”
“Kıskanç biri değilim aslında ama sevdiğime canım diyenin can damarını keserim. Şimdi git, eceline başka çeşmede susa!”
Tam Asiye Çetin’e aşkını itiraf edecekti ki; Çetin, Canan’la öpüştüğünü söyledi. Ah Çetin ah! Şart mıydı? Sanki Asiye çok olgun tepkiler verecekmiş gibi. Ne gereği vardı. Nitekim Asiye Çetin’e çok kızdı. Ama diğer yandan Canan’ın ortaya çıkması Asiye’nin o güne kadar elinin altında gördüğü Çetin’i kaybetme korkusunu yaşaması bakımından iyi oldu. Böylece, Asiye Çetin’e aşık olduğunu anladı. Demek, Asiye’nin harekete geçmesi için Canan’a ihtiyacımız varmış.