Bir başka rezalet ise, hastanede yaşandı. Hale’nin annesi Nesrin Hanım zaten izansız bir kadın. Yalıya yerleştiği yetmiyormuş gibi, dağdan gelip bağdakini kovma halinde. Hastanede Çetin yoğun bakımdayken, Asiye ve Mine’ye yapmadığını bırakmadı. Yalnızca Nesrin Hanım değil, Hale ve anneanne de bir cadılar ordusu olarak Mine’nin üzerine yürüdüler. Asiye’nin ailelerine bela getirdiğini ve uzak durmasını söylediler. Hatta Nesrin Hanım dilinin ayarını o denli kaçırdı ki, “keşke o haldeyken Selen’in bebeği düşseydi çok iyi olacaktı. Onu yalıya bağlayan bir şey kalmayacaktı” dedi. Kendi kızı da hamileyken böyle akılsız laflar etmesi pek iyi olmadı aslında ama Nesrin Hanım işte böyle apır sapır konuşan bir tip. Hadi, anneanne hasta o yüzden kontrolsüz davranıyor diyelim, peki Hale ve annesini ne yapacağız? Anlayış ve terbiyeyle ilgili bir sorunları olduğu çok açık. Kocaman insanlar olmuşlar, hala toplum içinde nasıl davranılması gerektiğini öğrenememişler. Ben Asiye’nin yerinde olsam, tek tek izah ederdim.

Bu hafta Çetin öyle özlü sözler söyledi ki, Asiye’yi gölgede bıraktı. Ama biz yine önce Asiye’yle başlayalım;

“Erkeğe ayda kadın var demişler, uzay gemisini icat etmiş. Kadına ayda erkek var demişler, seviyorsa gelsin demiş.”

Çetin, Asiye’yle fazla vakit geçirdiği için olsa gerek, giderek lümpenleşiyor. Bu haftaki incileri şöyle:

“Kızım bak bana selektör yapıp durma, yol veririm. Defolup gidersin hayatımızdan”

“Asiye’nin dalını kıranın, ağacını kökten sökerim ben.”

“Beni tanıyan tanır, tanımayan randevu alır.”