Kara Ekmek’te bu hafta kimse sınır tanımıyor. Ne kadar yakışıksız hareket varsa, karakterler birbiri ardına sergiliyor. Hastane, işyeri, ev dinlemeden bir münasebetsizliktir gidiyor. Nasıl mı? İlerleyen paragraflarda anlatacağım.
Geçen bölüm Asiye’yi Cumhuriyet Köyü’nde bir kulübenin içinde bırakmıştık. Bülent kulübenin üzerine benzin döküp Asiye’yi yakmaya çalıştı ancak Asiye hamile olduğunu, hasta kardeşine bakması gerektiğini söyleyerek Bülent’in vicdanını epey zorladı. Hatta Bülent ara verip, patronu Semra Anneanne’ye acaba yapmasam olmaz mı kız hamileymiş diye bir telefon bile etti. Anneanne pek oralı olmadı, bana ne hamileyse hamile, sen yakmana bak dedi. Bülent de kulübeyi ateşe verdi. Ancak, ablasından haber alamayan Mine, Taylan’ı ve onun aracılığıyla Çetin’i arayarak, ablasının kurtarılmasını sağladı. Çetin, Asiye’yi kurtarmak için alevlerin arasına girdi, Taylan’dan önce Asiye’nin çıkartılmasını istedi. Kendi hayatını tehlikeye attı. Neticede herkes kurtuldu.
Asiye ve Çetin hastaneye kaldırıldı. Çetin’in durumu daha ağır olduğu için yoğun bakıma alındı. Asiye, Çetin’i kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalınca, aslında onu ne çok sevdiğini sonunda anladı. Bu durum ikisinin birbirine çok daha yakınlaşmasını ve güvenmesini sağladı. Artık Asiye Çetin’in sevgisinden emin olmuştur sanırım. Çocuk daha ne yapsın?
Semra Anneanne ise iyice delilik alametleri göstermeye başladı. Torununun ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kalması, anneannenin zaten hassas olan durumunu iyice tetikledi ve devreler yandı. Aynalara bakıp kendi kendine konuşmalar, ilaçları almamalar. Anneannenin durumu endişe verici.