Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
“İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım”*
Sezon: 2 Bölüm: 50

* Ya bizim oralarda bir Pamuk bir de Taşkafa Bey’in geçmiş hikayesi olacaktı? Hala mı çok inatçı çıkmamak, bulunmamakta?

* Sanıyorum İpek’le bu bölüm vedalaştık. Hiçbir şey kanıtlayamayacağını anlayınca ve bir de Sadrettin’e kıyamadığından üstüne aldı suçu. Sema doğru dedi orada “Bu hikayenin suçunu bir o kız çekmemeliydi,” diye. İpek zaten beni öldürseydin keşke demiş, ölümü bile kabullenmişti çünkü yapacak bir şeyi kalmadı, affedilmeyecekti, gidecek yeri yoktu. Açıkçası yakalandığı ilk andan beri ben bekliyordum böyle bir hamle yapmasını. Üzülmedim dersem çok büyük yalan olur.

* Albayım nasıl geldiniz bu oyuna? Aşkın gözü körse sizin yüreğiniz bin kat naif ondan biz biliriz ama şimdi hanımefendinin de niyeti başından beri belliydi yani. Kapı önünde öyle şaşkın şaşkın bakınırken bir içim dağlanmadı değil.

* Sırların hepsi açığa çıktı, son olarak Hasan Yağmur’un Sadrettin’in oğlu olmadığını Baba da öğrendi. Durun bakalım neler göreceğiz, izleyeceğiz?

Keyiflerimiz çok kaçık. Herkesin dilinde iyi misin, bak oraya gitme, şurada sakın bulunma tembihleri, düşüncelerimiz de evden çıkarken acaba akşam dönebilecek miyim ya da zile bastığımda açacak kimsem olacak mı korkusu ve daha buraya yazmakla bitiremeyeceğim bir sürü asla normalleşmeyecek durumlar silsilesi… “Bat dünya bat!” diye bitirecektim bu Özetliyorum’u, bununla ilgili çok öncesinde Ekşi’de okuduğum bir paylaşım geldi aklıma, çok net değildi ama bulunması zor da olmadı. Bence şu an durumu net özetleyen bir yorum kendisi:

“Tutunamayanların, tutunmak istemeyenlerin, tutunmaya çalıştıkları ender anlarda, tutunanların bencilliği karşısında ettikleri söz.”

Biz insanoğlu/kızı yıllardır yorgunluktan bahseder dururuz, hayatın yorduğundan, tutunamamaktan, tutunmak istememekten. Sonra bir şey olur, neyse o, senin için tutunmayı elzem kılan, gönüllü olursun tutunmaya. Sonra bir şey daha olur, önceden tutunanlar ellerine basarlar tırmanma merdivenleri daha fazla diye. Sebebi aşikar: sadece ben olmalıyım duygusu. Güç bela tutunduğun o son basamaktan da düştüğünde, içinde kalan son umut kırıntısını da düşürmüş oluyorsun. ‘Umut biterse her şey biter.’ bunu tartışmayalım bile! Giden inancının arkasından el sallarken, belki tek cümlelik nefesin kalmıştır ha? Bir zorla, yokla!  –“Bat dünya bat!”

Güzel mi günler?

1 2 3
Buse Savaş
24/03/2016 14:04
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR