Ve bölüme damga vuran sahne; Mahir'in geçmişini anlattığı sahne... O sırada gözlerimden damlayan yaşları mı sileyim, Mahir'in anlattıklarına mı odaklanayım, emin olamadım. İçim resmen dağlandı... Altı yaşında bir çocuğun eline tutuşturulan bebek, onu doyurmak için uğraşan minik bir yürek ve kardeşinin gözlerinin önünde açlıktan ölmesi... Ne büyük dram! Alkolik anne konusuna girmiyorum bile... Mahir'in küçüklüğü ne kadar da tatlıydı değil mi? İnsanın içini eritmedi mi gözlerinden akan yaşlar? Hülya ile ne de güzel bir kader ortaklığı kurdular... Mahir'in de dediği gibi; onun için önemli olan para değil, yaşadıkları şeyler... Çok yaşa sen Mahir! Seni hep izleyelim... Gerçekten bunları izlerken ekranın içine girip Mahir'e sarılasım geldi. Onu yalnızlığından kurtaran Hülya'ya da kocaman teşekkürler değil mi? Hülya'nın geniş bir ailesi var ama Mahir'in tek ailesi Hülya... Bunu atlamamak lazım. Nasıl da onun için Cem ve sürüsünü halletti ama! Müthiş plandı! İzlerken nasıl zevk aldım anlatamam... İyi olmuş kadın dayakçılarına! Beter olurlar inşallah... Zaten Cem beyefendi de uzun zamandır o mükemmel (!) yüzünü bize göstermiyordu, artık tamamiyle uzaklaşmış oldu; çok sevindim!
En sonunda; bölümün yıldızları Hülya ve Kerim! Hülya barda Kerim'e yüzüğü verip çıktıktan sonra Kerim'in ona "Zaten bahane arıyorsun," demesine sonuna kadar katıldığımı belirtmek isterim. Çünkü Hülya bunu daha önce de yaptı. Daha önce de onu terk etmeye kalktı ve Kerim'in ağzı bir kere sütten yandı, şimdi yoğurdu üfleyerek yiyor... Bana kalırsa Hülya savaşmalıydı ama bu bölüm birbirlerini özlemenin ne kadar doğru bir hamle olduğunu bize tamamıyla kanıtlamış oldu. Sen istediğin kadar hayatımı başkalarına göre yaşayamayacağını söyle Kerim; çoktan Hülya'ya göre yaşamaya başladın. Aşk, karşındakini kendi dünyanın merkezine koyup; herşeyi onun etrafında döndürmek değil midir? Kerim de Karadere'deki o eve gittiğinde, fırtınalar koptuğunda, Hülya ile şömine önünde baş başa kaldığında bunu çok daha iyi anladı... Sonunda birbirlerine teslim oldular. Sonunda aile oldular. Ben, final sahnesindeki Filiz, ablası ve Mahir'in onların olduğu yere gitmelerinin Mahir'in ihaneti olduğunu düşünmüyorum; aksine Mahir, Hülya için canını bile verebileceğini, ona tamamen bağlandığını çok iyi hissettirdi bize bu akşam. Ama Filiz'in darbelerinin Hülya'ya zarar vermesine Kerim de izin vermez artık.... Çünkü onlar birbirlerinin kıymetini çok iyi anladılar. Hülya ve Kerim artık birbirleri olmadan yanarlar, biterler, kül olurlar... Birbirine kör kütük aşık olan insana gelen kötülükler vız gelir, tırıs gider... Artık Kerim de Hülya'yı kanatları altına alacak ve sonuna kadar koruyacak...
Yine bizi merak ettiren bir final sahnesi çekilmişti.
Yine bir hafta deli gibi bekleyeceğiz...
Yine bir hafta resimlerden, fragmanlardan, özetlerden medet umarak bir an önce Salı günü gelsin diye dua edeceğiz!
İyi ki varsınız güzel Hayat Şarkısı ekibi... İyi ki böyle bir dizi yaptınız. Unutanı var, özleyeni var, arayanı var; bize aile olmanın ne demek olduğunu iyi ki hatırlattınız...
Emeklerinize ayrı, yüreklerinize ayrı sağlık!