Arabanın altında sıkışmış adama bebeğini göstermeleri ne kadar güzeldiyse, o sırada annesinin ameliyatta olduğunu bizim bilmemiz ama adamın bilmemesi o kadar üzücüydü tabii. Bu vesileyle tam Jo ve Alex’in de arası düzelir gibi olmuştu ki, Meredith’in Alex’e taşınma fikrini duyan Jo yeni bir tribe girdi.
Üstelik sonrasında Alex karşısına geçmiş ‘burada bu hayatı seninle istiyorum’ konuşması yapmışken bile tavrını sürdürebilmesini takdir mi etsem, kızsam mı bilemedim. Ama Alex’in Meredith’i böyle bir durumda yalnız bırakmamasına tabii ki bayıldım.
Yarım günlük öğretmenliğinden sonra intörnlerden bıkan Edwards’a, onlara neden öğretmek zorunda olduğunu anlatan Bailey’yi dinlerken bir kere daha onun şef olması gerektiğine inandım. Hem o intörnlere o kadar sinir olup, hem de onlara bir şeyler öğretmeyi bu kadar içten istemesi filan, hep harika. Meredith’in Webber ve Catherine’e yaptığı konuşma ise bittabi gözlerimi doldurdu. Derek’in hayatta olması ve onunla kavga edebilmek için her şeyi yapardım demesi o kadar haklı ve güzeldi ki. Zaten onlar da anlaştı- Bailey’nin şefliği konusunda kurulun başka bir adayla kıyaslama yapıp karar vermesi karşılığı.
April’in tekrar orduya dönmek istemesini çok anlayışlı karşılayan Jackson, asıl haberi sona saklamış. Giderse, döndüğünde orada olmayacağını söyledi April’a. Haklı olduğu da söylenebilir bence. Hep April’in açısından baktık olaylara, onun acısı dinsin istedik. Kimse Jackson’a nasıl olduğunu sormadı bile.