Ulan İstanbul ilk web yayınına büyük bir sürprizle başladı, bizi dumura uğratacak bir sürpriz ile: Ceyhun, artık Nevizadelerin bir üyesi olacaktı! Biz bunu altı ay sonrasında öğrendik, bir masada ve –muhtemelen Firuz’dan saklandıkları- izbe bir yerde sohbet eden çetemizin ağzından… Peki, nasıl olmuştu da Ceyhun kendisini bu yolda buluvermişti? Malumunuz Ceyhun, Nevizadeler ile ilgili her şeyi öğrenmişti ve onları yakalamak için Esra ile birlikte her şeyi planlamıştı. Diğer yandan merkezde yürütülen Firuz operasyonu ile de ilgileniyordu. Nevizadelerden önce Firuz’u yakaladı Ceyhun tabii ki Nevizadelerin Firuz’a kurduğu tuzak ile ama atladığı bir şey vardı: Adalet, parası ve gücü olanların kalkanını aşamazdı. Firuz, tek bir telefon ile kendisini mahpus damlarına düşmekten kurtardı ve o da yetmedi kendisine kafa tutan Ceyhun’u görevden aldırdı. Ceyhun da “Ben de kendi adaletimi kendim yaratırım,” diyerek Nevizadelerin dosyasını kolunun altına aldığı gibi merkezi terk etti. Nereye mi gitti? Merkezin önünde, bizim meşhur siyah minibüsün içinde kurbanlık koyun gibi Ceyhun’un kendilerini tutuklatmasını bekleyen Nevizadelerin yanına! Nevizadelerin yanına gitti ve “Sizin yolunuz benim yolumdur,” dedi. “Siz benim Firuz’u enseletmeme yardım edin, ben de sizi tutuklatmayayım,” dedi. Eee, Nevizadelerin de başka bir çaresi olmadığına göre Ceyhun’a “çete yemini”ni ettirerek aralarına aldılar. “Çete yemini” ne mi? Tabii ki “ÇOK EĞLENİCEZ!” Ceyhun, tam kavrayamadı bu mevzuyu ama öğrenecek zamanla. Karlos’un da dediği gibi; “Neticede başka bir sektörden geliyor.”