"Ömer: Sen, benim hayatımın aydınlık tarafısın Defne… Huzur veren tarafısın, hep kaçıp saklanmak istediğim yersin, bana iyi gelen...
Defne: Sen de! Bütün bilinmezliğine rağmen, tek bi’ sarılmanla tekrar diriliyorum, yuvama dönüyorum."
37. bölümün bu harika sahnesini hepimiz hatırlıyoruz değil mi? Gerçek hayatta hesaplaşacağı herkesle rüyasında karşı karşıya geldi Ömer. Hepsine kızgınlıkla bakarken, Defne'yi gördüğünde yüzünde güller açtı birden. Sadece yüzü değil rüyası da aydınlandı. Ömer'in hayatının aydınlık tarafı Defne! Rüyasında bile... Peri kızı yine geldi ve o sihirli dokunuşuyla Haldun beyi fısıldayıverdi kulağına...
Ha bir de bizim dizimizde rüyaların gerçek olması gibi bir durum var biliyorsunuz. Yani Ömer, rüyasında karşısına çıkan herkesle aynen rüyasında gördüğü gibi hesaplaşacaktır bir gün. Bir kişi hariç! Defne...
Ömer'in rüyasında yaptığı o konuşma beni iki yönden çok etkiledi. Önce ne demişti ona bakalım. Sonra beni neden etkilediğini açıklayayım.
“Bazen tek bir an bütün bir ömrü unutturur insana, bazen de ömür yetmez o bir tek muhteşem anı unutmaya. Ne kadar evrilsek, yeniden başlasak da bazen tek bir noktadan uzaklaşamayız. Oymuş demek beni hayatta tutan omurganın temeli, dibi görmek, kararmak, endişeye düşmek ve kendini kaybolmuş hissetmek. Sanki ne yaptığını, nereye gideceğini bilmiyor gibi... Sanki tamamen bitmiş gibi. Yenilmek, işte hayatta bunu sakin karşılayabilmek, yeniden yükselebilmek hayatta kalabilmek ya bütün mesele, kaçmamak, ‘buradayım’ diyebilmek, buradayım ben olmayı bırakmıyorum.”
Ömer'in rüyasında yaptığı bu konuşmayı dinlediğimde en azından kendim için (inanıyorum ki sizler için de) neden bu diziyi bıkmadan, usanmadan izlediğimi anladım. "Bazen de ömür yetmez o muhteşem anı unutmaya." Benim için de omurganın temeli bu işte. O muhteşem anı/anları unutamadığım, hep yeniden yaşamak istediğim için o tek bir noktadan uzaklaşamıyorum. Kiralık Aşk'ı da beni de hayatta tutan da o eşsiz anlar çünkü.
Beni etkileyen diğer bir neden ise Ömer'in "Buradayım, ben olmayı bırakmıyorum,” demesiydi. Son zamanlarda Ömer'in büründüğü kişilikten pek mutlu olmadığımı yazıp duruyorum biliyorsunuz. Defne'ye karşı davranışları, sert tavırları beni rahatsız ediyordu. "Ben olmayı bırakmıyorum," demesini yeniden eski Ömer olacak gibi algıladım ben. O çok güzel seven, Defne'ye hep yumuşak tarafını gösteren Ömer'den bahsediyorum.
Bu arada rüya sahnesi bölümün en etkileyici sahnelerinden biriydi. Işık, müzik, atmosfer ve tabii ki Barış Arduç müthişti. Ellerinize, yüreğinize sağlık...