Merhaba canım Karayelci. Birinci ve ikinci sezonu aratmayan bir bölüm sonuyla karşı karşıya kalıp sarsılangillerdenseniz buyurun başlayalım.
Geçen bölüm bizimkiler Girişimciler’e yakalanmıştı ve bölüm orada sona ermişti. Bir şekilde oradan kurtulacaklarını biliyorduk. Ama Bahri Baba’mızın kurtaracağını hiç tahmin etmemiştim. Ve her şeyi öğrenen Bahri Baba bizim beşli tayfa grubunu altıladı ve aralarına bir savaşçı daha eklenmiş oldu. Girişim’den kurtulduktan sonra evlerine dönenlerin eşlerine, sevgililerine hesap verme durumları çok iyiydi. Taşkafanın, Zülfo’nun ve özellikle Poyraz’ın sevdiceklerini korumak adına da olsa yaptıkları tüm hareketlerden kendilerini onlara karşı sorumlu hissetmeleri, korkmaları beni inanılmaz mutlu ediyor. Ve tabii ki Poyraz’ın her yalan söylediğinde buna artık Ayşegül’ün inanmayacağından emin olduğu halde yine de yalana başvurması Ayşegül’ü cinnet geçirmeye zorluyor. Nitekim en sonunda öyle de oldu.
Hani derler ya Allah herkese çirkin şansı versin diye... bence Allah herkese Songül şansı versin, benim dileklerim artık bu yönde. Mesaj kurbanı oldu derken telefonunu tutsak kaldıkları yerde bırakan Sadreddin, Fatih’in attığı mesajı göremedi. Tam da o sırada “Şuradan bir kurtulayım çok iyi bir koca olacağım,” dedi ve kurtulur kurtulmaz soluğu elinde çiçeklerle karısının yanında aldı. Ama Songül tarafında aniden bir flashback sahnesi gördük. Zamanında yine ellerinde çiçeklerle Songül’ün karşısına çıkan Sadreddin; Hasan Yağmur’un ondan olmadığını öğrenince Songül’ü göl kıyısına götürüp sandalın içinde öldürmeye kalkmıştı. Deja vu ama bilmiyor ki Sadreddin bir şey öğrenmedi ve artık karşısında duran adam tam da onun hayal ettiği insan. Tabii sonra ölüm yoluna gidiyorum deyip Sadreddin’le beraber Poyraz ve Ayşegül’ün nişanına giden Songül, Sadreddin’in mesajı görmediğini öğrendi. Bu da yetmezmiş gibi entrikalarından birini daha çevirip Fatih’in telefonundan fotoğrafları sildi. Tam kurtuldum derken Fatih fotoğrafları fark etti ve Songül’ü kaçırdı. Bakalım bu sefer de elinden kurtulacak mı? Daha önemlisi Sadreddin tüm gerçekleri öğrenecek mi? Bana göre Songül’de bu dibe batacakken kurtulma şansı olduktan sonra herkese bir şey olur Songül yine hayatta kalır.
‘’Girişimciler’in elinden kurtulursam artık küresel yok,’’ deyip çok büyük konuşan Zülfo’muzun tam da küresellik bir konuşma ortasında kendini bulmuşken son anda U dönüşü yaparak küreseli savunmaya başlaması Meltem’i bir hayli şaşırttı. ‘’Nasıl aşık oldum ben sana Zülfo yaaa?’’ derken Zülfo’nun parmaklarını teker teker ısırması, o çaresizliği, tam da görülmeye değerdi. Onca bölümdür küresele sayıp söven Zülfo’yu bu hallerde mi görecektik diye ben bile söylendim oturduğum yerde. Ama n’apacaksın işte adağı büyük adadı Zülfo Başkan. Tüm bunlara rağmen Meltem’in hafıza kaybı artık sadece Zülfo’yu değil Meltem’i de üzmeye başladı. Kolay değil tabii, sana deli gibi aşkla bakan, senin için ölüme meydan okuyan adama boş gözlerle bakmak, onun emeğine, direncine, gücüne, sevgisine karşılık verememek. Meltem tüm bu üzüntülerini Zülfo’ya söyleyince o da peşinde olduğu hastabakıcıyı bulmak için harekete geçti ve tüm gerçekleri öğrendi. Tabii öğrendiği gerçek hem başına bela oldu hem de bir ölüme sebep oldu ama işin sonunda Meltem’den o özlediği derin bakışları ve minik öpücüğü aldı. Meltem’in ‘’Bir kadın bir adama iki kez aşık oluyorsa o adama karada ölüm yok,’’ cümlesini içine çeke çeke yaşadı. Ama şimdi yaşamaya başlayacağı yer inşallah hapishane olmaz.
Canım Eda. Keşke diziye daha önce girseydi. Kadın öyle güçlü, öyle yıkılmaz, öyle dik başlı ki tam kendimde görmek istediğim kadın tipi. Bir yandan ölesiye duygusal, sevgi dolu, ama hep güvendiği dağlara karlar yağan, aşk konusunda tartışmasız yaralanan. Tam işte Savaş’a bir şeyler hissediyor galiba derken hatta bundan emin olmuşken Savaş’ın gerçek adını söylemesi, bazı işlerin peşinde olduğunu ve sakladığı bazı şeyleri ona açıklayamadığını öğrenmek Eda’yı inanılmaz üzdü. Kadın tam birine güveniyor, sonra güvendiği her şey yerle bir oluyor. DNA sonucunun olumlu olduğunu öğrenince kızına kavuşmak için yaptığı planları da Savaş sayesinde ertelemek zorunda kaldı. Bu konuda Savaş tamamen mantıklı şeyler söyledi. Küçük bir kız çocuğunun karşısına geçip ‘’Canım ben senin annenim. Hadi evimize gidelim,’’ diyemezsin. Zaten başında türlü belalar varken kıza nasıl kendini alıştırıp şimdiye kadar yabancı olduğun ‘’anne’’ kimliğine bürüneceksin? Biraz daha zaman gerektiğine sonunda o da inandı. Ama kızı konusunu halletse de gerçekler peşini bırakmadı ve Savaş’ın sadece Savaş değil SAVAŞ BİRYOL olduğunu ve intikam peşinde olduğu kişinin Bahri Baba olduğunu son dakika haberi şeklinde öğrendi. Şimdi Savaş konusunda nasıl bir yol çizer bilinmez. Zaten eğer Savaş Bahri Baba’yı öldürdüyse tayfa grubu onun icabına bir şekilde bakacaktır. Ve Eda’yı yine yalnız, güvensiz, kimsesiz günler bekler...