Tekin, hiç pişmanlık duymaz. Sevgilisi/karısı/nişanlısı/ ilişkisi olan kişi ondan ayrılmak istediğini söyleyince çok sinirlenir. Onu hem incitir hem de suçlu hissettirmeye çalışır. İşte bu yüzden zaten Gönül, hikâyesini anlatırken “ama ben de hakettim” diyebiliyor. Tekin, sevgilisine vurduğu, bağırdığı, yalan söylediği için özür dilese de, bir daha yapmayacağım diye söz de verse, bunların hiçbir anlamı yoktur. O, yaptığından pişmanlık duyduğu için değil yakalandığı için üzgündür aslında.
Tekin, Gönül’ün zayıf yanlarını ondan daha iyi biliyor; böylece Gönül kendini yalnız, aptal, değersiz, sürekli hata yapan biri gibi hissediyor. Utanç ve korku içinde, doğruyu yanlışı ayırt edemeyecek bir hale gelince, onu evleneceği adamın şiddet dolu geçmişi hakkında uyarmaya bile gelseler, anlamayabiliyor. Duruma uyandığı zaman ise, çok geç kalmış, geri dönülemeyecek bir yola girmiş olabilir.
Dizinin açılış sekansı son derece üzücüydü. Gönül’ü hafızasını kaybetmiş, adı sanı değişmiş ve daha sonra psikopat nişanlısı olarak tanıyacağımız adamla evli olarak gördük. Daha Gökçe Bahadır’ı kümesin içinde tavuklara yem verirken görür görmez, dizinin yüreğimizi dağlayacağını, kanırtacağını anladım. Umarım dizi başladığı gibi bitmez, Gönül’ün kanatlanıp, uçtuğunu özgürlüğünü kazandığını görürüz. Bunca karanlık, çaresiz hikaye içinde bize bir umut olur.