Şevketler limana gittiler, tüm teknelerin kontrol edilmesini istediler. Fatih Ertan’ın telefonu kapalı olunca, Cansu’nun yerini buldu Mete sayesinde. Mustafa Cansu’nun peşine düştü ve eliyle koymuş gibi buldu Selim’i. Evet yanılmamışlardı. Tabii ki bu işi Ertan’dan başkası yapmazdı.

Neyse ki Mustafa buldu Selim’i. Kuzucuk nasıl da tatlı tatlı uyuyordu. Hemen alıp arabaya bindirirken Cansu arkadan yaklaşıp bayılttı Mustafa’yı.

Zeynep pastanede kızlar gizlice konuşurken olayı tam anlamadıysa da Selim’e bir şey olduğunu tahmin edip eve gitti doğruca.

Bu arada Cansu da parayla tuttuğu kadını Selim ile beraber köhne bir eve yerleştirdi. Ama tam o sırada kafasında bir silah hissetti. Silahı tutan Birol’du.

Cansu’yu yakalamıştı Meryem Hanım ile ikisi. Tam polisi ararlarken Meryem’in kafasında bir silah belirdi ki bu da Ertan’dı. Yapacak bir şey yoktu. Birol silahını bıraktı.

Evin önünde ne olup bittiğini anlamayan Zeynep sonunda acı gerçekle yüzleşti. Feryatları giderek azaldı, bayıldı.

Zeynep’i hastaneye götürdüler. Tabii herkes başına toplandı. O sırada Fehmi Bey’in telefonu çaldı. Arayan limandan bir kaptandı. Ertan’ı bulduklarını söyledi. Onlar da peşlerine düştü. Zeynep durur mu, yavrusu kaçırılmış. O da gitti Fatih ile.

Geldiler limana… Eliyle koymuş gibi buldular Cansu, Ertan ve Selim’i. Ertan silahını doğrulttu. Ateş etmeye kararlı gibiydi.

Ama o sırada yaklaşan polislerin siren sesleri duyuldu. Siren sesleri arasında da Selim’in ‘baba’ diyen sesi…