Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
“Gelsin hayat bildiği gibi!”
Sezon: 2 Bölüm: 54

Herkes bir şekilde kendi derdine düştü, Neşet arada kaynıyor. Büyük resme bakılsa görülecek o kadar şey varken herkes bir noktaya kilitlenmiş. Sadece bir anda ortaya çıkıyor ve bir şekilde hayatlarını kolaylaştırıyor diye, fazla iyilikten yani, çoğu kişi bir şüphe duysa da kimse gıkını çıkarmıyor. “Böyle nereye varacağız?” diye yavaştan bir karalar bağlamaya başladım ben. Poyraz’cığım Karayel’e güveniyordum ama o da kendi içinde öyle büyük bir çatışma halinde ki, bizim sorma-soruşturma-didikleme operasyonu için çok meşgul. Ayşegül desen… Demeyeceğim neyse. Kısa sürede eser miktar cin fikirlilik talep ediyorum bütün ahaliye. Eser miktar da yetmez de, başlangıç için diyelim.

Çanlar, ziller, gonglar artık ne derseniz deyin, hepsi dört bir yandan Sadrettin için çalıyor. Çekirge bir, iki, üç… Üçe de kalmadı senin hesap Sadrettin, boyundan büyük işlere girişirsen ikide kalıverirsin öyle. Poyraz’ın, Sadrettin’i Neşet’in adamlarının elinden kurtarmış olmasının sebebi cezasını kendi ellerine saklama isteğiydi, ki üstüne çok tartışılır. Ancak o an geldiğinde Birinci, İkinci ve Üçüncü Poyraz’ların çatışmasında hala bir karara varılamadığından ötürü o tetiği çekemez Poyraz diyorum ben, göreceğiz. Ne yapmış olursa olsun Sadrettin’e kızamamak benim suçum değil. Onu Umman’ların haşarı dalgası olarak tanımışken şimdi tutup “Senin kıyıya vurma ve yok olma zamanın geldi Sadrettin!” diyemem. Çizmeyi aştı mı? Tabii ki de evet. Baştan dursa buralara gelmez miydi konu? Ona da evet. Eksileri alt alta sıraladığımızda artıların yanında bir çığ gibi büyüseler de “Sadrettin bu, böyle!” deyip önümüze bakmakta fayda var diyenlerdenim ben hala.

 

Minnak Notlar:

* Baba’nın cezaevinde tanıştığı çocuktan bir şeyler çıkacak gibi. Şüpheli şahıs kendisi.  İyi mi kötü mü anlam veremedim ancak alttan verilen gerilim müziği düşündürdü biraz…

* “Songül bir duracak mısın, durduralım mı?” diyeceğim ama bütün sırların ortaya döküldü zaten ne ile durdururuz bilemedim. Bazen, çok sinir olduğumda, sezon başında diyorum, Sadrettin o kayıkta, o gölde vursa mıydı Songül’ü acaba? Affet Songül, çok tatlı kadınsın ama bu kötü olduğun ve bir şekilde olayların seyrini değiştirdiğin gerçeğini değiştirmiyor.

* Acaba diyorum, bu bizim Sıpagöz diyorum, evlilikten korkmuyor da zaten evli olduğu gerçeğini saklı tutmak için mi bir takım oyunlar içine saldı ZülMel’i diyorum?! Başta bir kıyamadım, ayrılmasınlar moduna girdim ama azıcık tuz biber iyidir. Kıymet verilir, kıymet bilinir. Çok da abartmayın ama olur mu minnoşlarım?

* Bir küçük izleyici yorumu var. Bana ulaştığında “Ben fark etmedim,” diye bir tepki verdim. Üstüne düşününce ve konuşunca durumu fark edilemeyecek kadar normalleştirdiğimiz gerçeği bir çarptı yüzüme yüzüme. Geçen hafta Özetliyorum yazamadığım için biraz gecikmiş bir tepki ama umarım biraz olsun dikkat çeker. 53. bölümdeki mezarlık sahnesi konu. Sema ve Ayşegül mezarlıktalar. Ancak makyajlılar ve başları açık. Sadece Poyraz Karayel’de değil, izlediğimiz çoğu dizide çok dikkat edilmeyen bir konu bu. O kadar yadsınmış ki hatta, birkaç cümle önce belirttiğim gibi farkına varmadan akıp giden bir ayrıntı haline gelmiş. Açık olmak gerekirse beni çok ilgilendiren bir konu değildir bu, herkesin kendi inancıdır gözüyle bakarım çünkü. Fakat bana böyle bir yorum ulaştığında belirtmeden geçmek istemedim. Sizin görüşleriniz nelerdir, paylaşmak isterseniz yorumlar kısmına buyurunuz.

Haftaya görüşmek üzere Poyraz Karayel’ci. Güzel günler.

1 2
Buse Savaş
21/04/2016 16:30
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR