41. bölümün finaline gelecek olursak, Defne, benim bile bakamadığım, Ömer ve Fikret'in el ele olduğu hali görürken ne hissetmiştir? Ne kadar yanmıştır canı? İkisi de alanında çok iyi iki tasarımcı, kafasında onları birbirine fazlasıyla uyumlu bulmuşluğu var, Ömer'in de "Evet ona aşık olurdum," demişliği var. Defne, kendini hala Ömer'in hayatında kiralık aşk olarak görüyor ve Ömer bunu öğrendiğinde kendisini terk edecek zannediyor. Defne, belki de bir süre sonra yaşayacağını zannettiği resme bakıyor. Oysa Defne ne de güzel “kavga etmeyelim etmeyelim diyecekti Ömer’e” ne kadar da anlamıştı hatasını, özür dileyecekti..
Uzak mı, bu eda bu hal tuzak mı
Hak mısın bana yasak mı
Dost musun düşman mısın
İki gözüm seneler geçiyor
Gönül ektiğini biçiyor
Bir selam lütfet, bu ne çok hasret
Gel barışalım artık
Canözüm bahar geldi
Dalları kiraz bastı
Yedi kat eller yakınım oldu
Gel kavuşalım artık
Umarım, bu Defne'nin sınavıdır ve Defne en sonunda, Ömer'e her şeyi itiraf etmeye karar verir. En başında ne dedim, bu sırrın açığa çıkmasını en çok şimdi istiyorum. Artık bunu yalnızca Ömer doğruları bilmeyi hakediyor diye istemiyorum çünkü. Defne'nin bitmek bilmeyen cenderesinin içinde, kendisini kaybettiğini görmek beni üzüyor. Ben Ömer'in nihayet karısı olacak, güçlü, ayakları yere basan, kendine güvenen Defne'yi görmek istiyorum artık. Hani oyun ortaya çıksın, acı çekelim ama Defne bir şekilde rahatlasın istiyorum artık. Ömer bir kabus gördü, kendine gelemedi. Defne ise zaten kabuslarla yaşıyor, ben Defne ile empati yaptığımda, artık Ömer'in suçsuz, günahsız olduğunu bildiğim halde Ömer'e sitem ediyor durumuna geldiysem, zamanı gelmiştir bunun bence. Yanlış anlaşılmak istemem, elbetteki senaryoya laf etmiyorum ama artık gerçekten Defne'nin ezilmesinden yıldım. Ama eli kolu bağlı, ne yapabilir ki? İşte Defne için elini kolunu artık çözme vakti olmalıdır. Ömer ve Defne arasındaki kimyanın eşi benzeri olmadığını biliyoruz, aralarındaki sevgi bağlarının ne kadar güçlü olduğunu biliyoruz, birbirlerine olan sadakatlerinden de zerre şüphemiz yok. Ee o zaman? 41 hafta boyunca attığımız her adımın, yaşadığımız, sağlam taşlarla döşediğimiz her anın, meyvesini toplama vakti. Defne zaten suçsuz, önümüzde koca da bir sezon daha var, benim bildiğim Ömer İplikçi, Defne'yi biraz esip gürledikten sonra, anlayacaktır. Ona sımsıkı sarılacak, elinden tutacak ve onu asla bırakmayacaktır. Bu sır, onların arasını açmak yerine, Ömer'in Defne'yi anlamasını sağlayacaktır. Eğer böyle olmazsa, Ömer İplikçi'yi tanımamışız demektir, bu konuda da idaalıyım.
Tam burada Koray'dan bahsetmeden olur mu? Tüm bölüm metaforlarıyla, üstelik metafor yaptığını da bizzat dile getirerek, çok güzel şeylerden bahsetti. En doğrusu da, büyük resme bakmaktı sanırım. Defne'nin de Ömer'in de en büyük eksisinin bu olduğunu düşünüyorum. Ömer büyük resme baktığında, Defne'nin sıradan bir kıskançlık krizine girmediğini görecektir. Defne kıskandığında bu değil. Aslında baktığımızda, içini yakan bir şey olduğu o kadar aşikar ki, artık Ömer İplikçi'nin beynine kan gitmesi gereken yerdeyiz. Defne büyük resme baktığında da, Ömer'in kendisini ne kadar çok sevdiğini ve asla vazgeçmeyeceğini görecektir, bu o kadar zor değil. Bu arada karanfil göndermesi, tam yerindeydi, çok sevdim.
Şimdi n'olur? Defne mekanı ancak terkedebilir, hani artık atara atar bir Defne olduğu için, kaçmak olmaz bu. Ama bu benim için hayal kırıklığı olur. Ben kalan, kendine güvenen ve "Ömer benimdir, ilelebet de benim kalacaktır," diyen Defne görmek istiyorum. 41 kere maşallahlık ilişki budur:) Ömer, haklıyken haksız durumuna düştü Defne'nin karşısında. Çünkü Defne, sevdiği adamla gururlanırken, belki de en çok Fikret'in karşısında gururu kırılmak suretiyle kala kaldı. Zaten, çok kişi yüzünden, özgüven sorunu yaşayan Defne'nin özgüveni bir kez daha paramparça oldu. Ömer'in acilen Defne'nin elinden tutması gereken bir mesele var, herkesin gözüne sokmak suretiyle, Defne'nin ondaki yerini göstermesi gereken bir mesele var.
Sevgiyle ve sağlıkla kalın, cuma akşamı 8'de Star tv' de görüşmek üzere^.^