Issız adada Ertan’a gerçeği söyleyen Zeynep duygusal ve iç acıtan hesap sormaları ile karşımızdaydı açılış sahnesinde. Sen beni hiç bilmediğim bir ülkede yalnız bıraktın, ben neler çektim biliyor musun gibi sorularla içimizi acıttı.
Hele ki bir anne iseniz sadece doğum hikayenizin bile bir film olduğundan yola çıkarak; bir de o bebeği babasız, umutusuz, gelecek kaygısı ile dünyaya getirdiğinizi düşünürseniz Zeynep’in sözleri yenilir yutulur değildi. Tabii bu sözlerin eşliğinde geçmiş görüntüler de geldi ekrana. Ah be Ertan, vallahi adam değilsin, kızı yapayalnız nasıl bıraktın oracıklarda? Bir kez daha kinlendik sana!
Ama sadece sitem etmedi, hayatının dersini de verdi aslında Ertan’a Zeynep. Tabii anlayana! Sen dedi, sen Selim’in sadece biyolojik babasısın, teferrüattan başka bir şey değilsin deyiverdi. Ertan bütün bunları dinlerken (güya) mahçuptu, ama ben yine de emin değilim, şeytan bir çocuk çünkü Ertan. Mahçup görüntüsüne kanmamak lazım.
Selim’in gerçek babası, onu koşulsuz seven Fatih’dir diyerek de finali yaptı Zeynep. Oh! İçimizin yağları eridi.
Fatih ve Zeynep tüm bunları Meryem Hanım’a anlattılar. Tabii ki kızdı Meryem bizimkilere. Neden bana sormadan böyle bir şey yaptınız diye çıkıştı. Ama Zeynep haklıydı. Söylese ne yapacaktı ki annesi? İçerideydi, babası da kaçaktı. En iyisi Vahit’in şirkete karşılık huzur teklifini kabul etmekti. Ama Meryem de Vahit’i tanıyorsa, şirketi alsa bile O’ndan kurtulamazlardı. Vardır bir bildiği elbet…