Bülent, Asiye’yi öldüremedi. Yaklaşık 20 dakika kafasında siyah delikli maske, elinde tırtıklı bir bıçakla önce çiftlik evinin bahçesinde, sonra evin içinde gezdi durdu ama Asiye’yi yakalayamadı. Zaten Çetin de nişanlısının imdadına yetişti. Çetin ve Asiye Bülent’in yüzünü göremeden, evden kaçtı. Ancak Bülent’in görevi burada sona ermedi. Daha sonra, hastaneden Asiye’nin küçük kız kardeşi Ayşe’yi kaçırıp, yem olarak kullanarak Asiye’yi tek başına yakalamayı başardı. Asiye şu anda uzaklarda bir yerde baygın yatıyor. Bülent’in hastanede Ayşe’nin odasına girip çocuğun kolundaki serumu söküp, sırtlayıp götürmesi ise, sanırım yerli dizilerimizin en unutulmayacak sahneleri arasına girmeye aday. O ne hayal gücü, o ne deli sahne diyorum.
Hazır deli sahnelerden bahsederken, Asiye’nin kaçırılan kardeşi Ayşe’ye ulaşabilmesi için yalnız gitmesi istendiğinde, Çetin’in kendisini bulabilmesi için gideceği yerin adresini bir kâğıda yazıp, şoföre notu nişanlısına iletmesini söylemesi müthişti! Tüm dizi boyunca elinden telefon düşmeyen Asiye’nin not yazacağı tuttu! Tabii o not, korkunç anneannenin eline geçti, Asiye’de Cumhuriyet köyünde tek başına kaldı.2015 yılında bize not nostaljisi yaşattığınız teşekkürler.
Bu hafta Asiye’nin varoşizm incilerine gelecek olursak, en dikkat çekenleri;
“Bu aşkı ikiye bölersek, sana eyvah düşer, bana eyvallah.”
“Tipinin gideri var, karakterinin ederi yok.”
“Benimle sorun yaşıyorsan, sorun yaz boşluk bırak sonra da kendini o boşluktan aşağı at.”