Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Defne ve Ömer'i özledim
Sezon: 1 Bölüm: 35

Başıma bir şey gelmesi muhtemel bölüm yorumlamama hoşgeldiniz arkadaşlar. Ne şartlarda ve nasıl bir psikolojide yazdığımı bilseniz, çıktı alır çerçeve yaptırırsınız da, neyse nitekim benim amacım da kafamı dağıtmak. Hayatımın en kötü günlerini yaşadığım şu dönemde, bölümün bir hayli moral niteliğinde olmasını çok isterdim ama payıma bu düştü, sıkılarak izledim açık konuşmak gerekirse, ilk defa!. Bir şeyler acaip tersti, terslik neydi bilmiyorum.. Haftalardır o kadar ağır çekim ilerliyoruz ki, bu hafta gaza bastık, frenlerimiz tutmadı fazla depar aldık sanki. Üstelik Defne ve Ömer pause tuşunda, kalan herkes play modunda hayatlarına çok hızlı devam ettiler.

Ömer ve Defne’nin, Ömer’in annesi hakkındaki konuşmasında, gözyaşlarına boğulmam gerekirdi, üstelik babaannem hastanede yatıyor, zor bir ameliyat geçirecek, ekstra gözyaşlarına boğulmam gerekirdi ama o sahne öyle gerçekçi değildi ki, havadan sudan konuşuyorlarmış gibi hissettim. Birincisi neden “uzun hikaye” faslı, ayak üstü geçiştirildi? İkincisi, benim neden muhatabım Barış Arduç ve Elçin Sangu’nun kafaları? Gerçekten şu yakın çekim olayı yok olarak bitmeli. Ömer’in tüm anıları, çalışma odasındayken, anka kuşumuz salona asıldı çünkü, Gallo gelecek, armayı görecek. Bu şekilde olmazsa fena bozulurum. Bir romantik komedi hikayesinde, Gallo mevzusu öyle gizemli tutuldu ki, benim bu sahnede “ayyyyy ne kadan tatlı”ya bağlamam gerekirdi. Çünkü, Defne almış Ömer'in mahremini, mabed odadan çıkarmış, herkesin geçtiği salona taşımış. Yavaş yavaş sanki gizli kapıları aralanmış. Ama ben böyle hissedemiyorum çünkü bir anda çat diye o kadar sert ve alelacele olan bir eylem ki bu, sanki bir sonraki hamle için hareket yapılıyormuş gibi hissediyorum. Hatta ben sanırım bir süredir Kiralık Aşkböyle izliyorum.

Defne ve Gallo arasındaki muhabbet sanki çok hızlı ilerledi, anormal karşıladığım için bu durumu samimi bulamadım. Gallo öyle abartıldı ki, bu konuda Fikret’e katılıyorum, bu kadar abartılacak bir şey yok bence de. Hatta Ömer'in de dediği gibi, Ne Fikret’miş arkadaş! Misafir gittiği evde lönk diye kapıyı açabilen bir insan, samimi değildir nasıl davranacağını bilemiyordur bence. Ama Defne’ye ne demeli? Çok hoşlandığın kişinin, Fikret Gallo olduğunu öğrendiğinde, bir durup “Sen Ömer’ime nasıl böyle bir şey söylersin bu arada?” desene. Bir de marifetmişçesine, Ömer’e “Sen hoşlanmazsın ama ben bayıldım,” tarzı konuşmalarda bulunuyorsun, afedersin insan bir utanır. Defne, Tramba’yı google görsellerde aratmadığı gibi, pek belli ki Gallo’yu da aratmamış. İyi ki de aratmamış, gerçek Fikret’i de kimse tanımıyor zaar, ördek seven kız kurufasulye aşığı çıktı. Maaile toplaşıp, kuru pilav turşu yediler, öyle içim acıdı ki.. Ömer şahane yakışmaz mıydı o sofraya ya? Ömer’i çağırmak kimsenin mi aklına gelmez, şiddetle kınıyorum. Türkan Teyze’m senin torun, sevgili Ömer’le, abisigilin düğününde görüntülendi. Biri de çıkıp sorsun da komşulardan, şu adamı bir yemeğe buyur et gözünü seveyim. Bünyemin buna ihtiyacı var. *Fikret ve İso’yu en başından beri söylüyorum ki, ben de oluru var. Ağır çekim dikiş yapan Fiko izlediğimize ancak o zaman değecek. Fikret falan tanımıyorum ben, kendisine temkinli yaklaşıcam Defne Hanım’lardan farklı olarak, lakin İsmail mutlu olacaksa her yola hazırım. Ömer bir, İsmail iki benim için. Şu güzel seven adamlar artık gülümsesinler be, ciğerim soldu.

1 2 3 4
Dilara Pamuk
02/03/2016 18:33
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR