Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
.jpg)
İsteme gibi olmayan isteme törenine geçiyorum. Kalbim el vermiyor dedim ama Ömer eleştirmeye devam edecem, hak etti. "Ben sana bunu yapmayacam Defne," keşke bu her neydiyse yapsaydın Ömer. O surat öyle sirke satar vaziyette oturacağına çekip vuraydın evdekileri daha kolay olurdu. Türkan Teyze’ye böyle hiç ayıp olmadı gerçekten, Serdar'a, Nihan'a, Esra'ya gerçekten ayıp olmadı böyle, oh ne iyi ettin de gitmedin. Nihan bile bu sefer oo Ömer İplikçi, hell yeah Ömer İplikçi olmadı farkındaysan. Sen bunların düğününde de böyle Elm Sokağı Kabusu gibi oturmuştun. Nihan düğün heyecanı falan fark etmedi ama fark etse ağzının üstüne aduketi yerdin. Dedesiyle görüşmek istemeyen Ömer'i dedesiyle görüştürmeye çalıştıkları için evet haksızlardı, Defne haksızdı, Hulusi haksızdı, Neriman ve Necmi zaten haksızlık dalında bir olimpiyat yapılsa altın madalya alacak kadar haksızlar. Barışsınlar isterim, dünyada herkes mutlu olsun isterim ama barışmak istemiyorum diyen adamın en mutlu gününe küs olunan dedenin getirilmesini anlamıyorum. O günü mü buldun yani barışmak isteyecek, öncesinden gider insan bir yolunu yapar, bir barışma arzusunu dile getirir, o gün o şekilde benim mühim günüme gelinse kabul edeceğim varsa da etmem zaten. "Necmi sen devam et, böylesi daha uygun," yav dedem kazanın doğurduğuna inanıyorsun, öldüğüne neden inanmıyorsun dedem. Bunu akıl ettin de Ömer'in o gün seni orada istemeyeceğini akıl edemiyor musun? Aslında Necmi de istememeliydi Defne'yi, o da hak etmiyordu.
Necmi Bey ocağınız sönsün Necmi Bey. Difni di hikli İmir diyeceğine en baştan dedeyi alıp karşına 'baba en mutlu günü olacak oğlanın bugün, senin gelmen doğru olmaz' desene. İş keşkül olduktan sonra Nil'i geçemeyen Firavun da hayat dersi yani. Amcaysanız madem, kız istemeye giderken duygulanacak kadar amcaysanız, zorlaştırmayın kolaylaştırın bir şeyleri ya. Hiç kimseye değil ben Necmi Bey'e kızgınım acayip derecede. Bir öyle bir böyle insanlardan nefret ediyorum. Ben daha çok amcayım Ömer'e be. Hem Dede beni barıştıracaksınız dediğinde sizin de aklınıza ilk Defne geldi. Defne'nin başına gelmeyen kalmamış, karıştırmayalım demediniz. Bu sefer salt Neriman'ın halt yemesi değil yani.
Sadri Usta isteseydi keşke Defne'yi. Sadri Usta demişken Ömer'in Sadri Usta meselesini öğrenince yumuşayacağını düşünmek ve hatta yumuşaması ne manağ. Dedesi onu yalnız bıraktı diye mi küstü ki "aa dedem beni meğer yalnız bırakmamış, gizli gizli korumuş" desin barışsın. Annesine yapılanlar yüzünden küsmedi mi bu çocuk? Olayın tamamını bilmiyorsun deyip Sadri Usta detayının hafifletici ya da barıştırıcı bir sebep olarak anlatılması dünyanın en saçma şeyi gibi gözüktü bana.
