Leyla ise güçlü duruşuyla, yardım severliğiyle, Kemal için can dostluğuyla, Nihan için anne yarılığıyla herkesin ihtiyacı olan, hayran olunası bir kadın. Zaten teyze demek bu değil midir? Yeğenini anne gibi sarıp sarmalamak, destek olmak... Eğer teyzeniz varsa dünyanın en şanslı insanlarından birisiniz demektir. En güçsüz anınızda sizi ayağa kaldırabilecek ve en güçlü anınızda gururla yanınızda durabilecek ikinci bir annedir teyze... Bu yüzden Leyla karakteri bu dizide çok önemli bir karakter.
Nihan ve babasının telefonda konuştukları sahne beni ağlattı, hem de yürekten ağlattı. Önder Bey çok farklı bir baba. Kızına son derece düşkün ve onu koruyamamış olmanın verdiği eziklikle içi çok daha fazla acıyor. Biz kızların baba-kız sahnelerinde daha bir hassas olduğu saklanamaz bir gerçek çünkü her evlatta; özellikle de kız çocuklarında derin bir baba sevgisi vardır. Kızlar, attıkları her adımda babalarını düşünürler, yaşadıkları bir olayı hemen babalarıyla paylaşıp beraber gülmek isterler. Her kız, babasını doya doya yaşamak ister. İçinde "baba" kelimesi geçen acılar evlatların omuzlarında çok büyük yüktür. Bu yüzden bu güzel sahnelerin devamını diliyoruz...
Ve Emir Kozcuoğlu... O, hırsından gözü dönmüş, çok güçlü bir adam. Biraz önce bahsettiğim gibi onunla ancak Kemal gibi güçlü karakterde biri dans edebilir. İşini, gücünü, tüm servetinin gitme ihtimalini bile göz ardı edip hala Nihan'ın peşinden gidebilecek kadar hastalıklı bir aşka sahip. O da tamamen kötü bir insan değil ama kötülüğü kendine hayat felsefesi edinmiş. Babası tarafından tüm güç eline verilmiş. Evet, herşeye sahip ama hayatındaki kadınlardan yana şanssız bir adam Emir. Annesiz büyümüş, hatta annesi gözlerinin önünde çatıdan düşmüş. Annesiz çocuk olmak, annesiz genç olmak, annesiz yetişkin olmak zordur. Bir insanın hayatta en çok ihtiyaç duyduğu şey; anne kokusudur. Emir bu hayatta hep tek başına kalmış ve annesinin yokluğunda tek bir kadına sarılmış ama o kadın da onu sevmiyor. Sevmemesinin üzerine bir de başkasına deli gibi aşık ve bunu saklamıyor. Emir karanlıklara çekilmesin de kimler çekilsin, değil mi? Kaan Urgancıoğlu her zaman rolünün hakkını veren bir oyuncuydu ama Emir Kozcuoğlu rolü neredeyse onun için biçilmiş kaftan.
Bölümün finalinde; Nihan'ın kapıyı açıp karşısında onu gördüğü sahnede, birbirlerine böyle kara sevdayla aşık olan bu çift yine ve yeniden Emir Kolcuoğlu'na yenildi. Emir, Kemal'in her hareketiyle daha da bileniyor ve yakında yapacaklarından kendi de korkacak raddeye gelecek... Kemal ve Nihan; Emir yüzünden yine engellere takıldılar, yine kaybettiler, yine kavuşamadılar.
İşte bu yüzden;
Ne çıkar bahtımızda ayrılık varsa yarın,
Sanma ki hikayesi şu titreyen dalların
Düşen yaprakla biter,
Böyle bir kara sevda kara toprakta biter... diyorum ve Zeki Müren'in o güzel sesinden dinlediğimiz bu güzel parçayı şuraya ekliyorum:
Bolca aşk içeren bir bölümdü. Başta yönetmen Hilal Saral'a, sonra da senaristler Anıl Eke, Özlem Yılmaz ve Burcu Görgün'e teşekkürlerimi borç bilirim. Emeğinize sağlık...