Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
Ben kalbimizin bizimle konuştuğuna inanırım. Eğer duymayı başarabilirseniz her zaman doğruyu söylediğini göreceksiniz. "Gerçek aşk; onunla birlikteyken bir bütün olmak değil, o yokken; 'yarım kalabilmektir'." demiş Hegel... Şimdiye kadar hayatınıza pek çok insan girmiş olabilir ya da hayalini kurduğunuz o harika insanla henüz karşılaşmamış olabilirsiniz. Hayatınızı paylaşacağınız doğru insanla karşılaştığınızda onun "o" olduğunu anlarsınız. Çünkü kalbiniz size bir şekilde söyler. Kimi zaman inanamazsınız; kimi zaman da kalbiniz çığlık çığlığa olsa da duymazsınız, ama duyduğunuzda sanki içinizde bir şeyler tamamlanır. Diğer yarınızı bulmuşsunuzdur artık... Görünen iki kişidir, ama aslında onlar "bir"dir.
Defne ve Ömer, birbirlerinden tamamen ayrı hayatların parçası gibi gözükseler de geçmişlerinde yaşadıkları pek çok şey benzer aslında. O benzer şeyler, her ikisinin de bugün hayattaki duruşlarını belirlemiş.
Kimse hayatımıza nedensiz girmez. Tesadüf diye bir şey yoktur yani. Hepimizin hayatına giren insanlar, belirli bir nedenden girer ve belirli bir nedenden de çıkar. Her ne kadar Defne Ömer'in hayatına bir oyunun parçası olarak girdiyse de kalp, eşini, kendini tamamlayanı çoktan seçmiştir aslında... O, her zaman diğer yarısını, kendini tamamlayacak olanı bekler. Bir gün bulduğunda da size fısıldar: "İşte bu o!" Ya duyamazsam demeyin! Duyuyorsunuz:)
Defne ile Ömer'in ilk karşılaştıkları zamanları hatırlayın... Ömer'in aklında, planlarında aşk maşk yoktu. Defne desen Sinan'dan hoşlanıyordu. Ta ki Ömer zorla da olsa onu öpene kadar. İşte o andan sonra her ikisinin de kalbi konuşmaya başladı. Önce duymadılar ya da duymamazlığa geldiler. Sonra yavaş yavaş ses yükselmeye başladı. Şimdi duymaya başlamışlardı, ama akılları buna bir türlü anlam veremiyordu. Peki, ne oldu dersiniz? Kalp akılla birlikte hareket etmeye başladı. "Aklım başımda değil Şükrü." Artık duymamak imkânsızdı. Çünkü kalp diğer yarısını bir daha bırakmamak üzere bulmuştu... Ömer Defne'sini, Defne de Ömer'ini...
Kiralık Aşk izleyicisinin bugünlerde en merak ettiği şey düğün kimin düğünü? Ben en başından beri Defne ve Ömer'in düğünü olduğunu söylüyorum ve yazıyorum da zaten. Bu haftaki bölümümüz de yine o meçhul düğün sahneleriyle başladı. Sevgili Meriç Acemi hepimizi şöyle bir ters köşeye yatırmak istese de ben hala ısrarlıyım. Damat Sinan olsa Koray şahit olmak için direkt onunla gider konuşurdu bence. Ayrıca, her ne kadar Sinan'la daha yakın arkadaş olsa da Koray'ın Ömer'e büyük bir hayranlığı var. O yüzden Ömer'in şahidi olmak onun için çok önemli bir konu. Necmi'nin şahit olması da bence çok normal. Çünkü Necmi bizim gözümüzde silik bir karakter olsa da Ömer'in zaman zaman baba yerine koyduğu kişi. Peki, Koray ve Necmi şahitse Sinan niye değil? Sonuçta Ömer'in en yakın arkadaşı, kardeşi... Birbirlerinin şahidi olmalarından daha doğal ne olabilir? Eğer Sinan şahit değilse belki de ikinci damattır kim bilir ^.^ Neyse, sezon finalinde çifte düğün mü değil mi göreceğiz bakalım.
