*Tüm bunlar olurken bir de hayal kuran Defne var. Ömer'e akşam yemekleri hazırlıyor, kendini onunla birlikte olmaya dahi hazırlıyor. Öpüşmeye korkan cigili paf Defne, çıkardı "cinsellikten hiçbir beklentim yok" pijamalarını, bir güzel tarzını değiştirmeye başladı. Aynada kendi kendine bakıp "Ne olacaksa olsun," diyebiliyor. Ömer'e kızdım banyoya dalmadı ya da dışarıda beklemedi diye ama tabii ki dalgasına. Ömer'in daha barıştılar mı barışmadılar mı, bir gelecekleri var mı yok mu çözmeden Defne gibi bunları umursayacak bir kızı böyle büyük bir sorumluluğun altına sokmaması normal. Yine de ne bileyim, çok kaçmıyor mu Defne'den? Güzel anlardan, güzel sözlerden. Sonra bir bakıyoruz Defne'nin dekoltesini, bacaklarını süzen, sürekli kafasından hınzır düşüncelerin geçtiği belli olan bir adam var.
Şimdi size bir sorum var, dürüst olun. Hatta güzelce tartışalım bunu. Bir kız arkadaşınız var, en yakın arkadaşınız, dostunuz. Size gelip diyor ki; "Çok yakışıklı, çok hoş ama sadece bu değildi, beni bir prensesmişim gibi hissettirirdi. Şimdi ne bileyim, biraz değişti gibi. Eskiden bana öyle bir bakardı ki aklım giderdi aklım. Şimdi bazen yine ara ara var, yok değil. Ama kaçıyor gibi benden. Hiçbir şey paylaşmıyoruz, adam akıllı konuşmuyoruz, benle oturmamak için odasına kaçtığını düşünüyorum bazen. Kendini tutmak için yapıyor desem, gözü hep üzerimde. Ya beni öptü, oh tamam dedim, artık düzeldi dedim ama bana ne dedi biliyor musun? Canı öyle istemiş yapmış, hiç hesaplamamış. Tamam üzerine plan program yapmasın ama öyle de denmez ki. Artık sadece ben çabalıyormuşum gibi geliyor. Yarın öbür gün evlensek, benden bir süre sonra sıkılır, tutku bitince bir köşeye geçer oturur gibi geliyor. Sence?". Ben o arkadaşıma ayrıl derim, seni böyle hissettiren biri varsa ayrıl. Ama daha beteri Defne henüz bunu tam olarak hissedemedi, şimdi de arkadaşının vahim durumunu görüp üzülen dostu oynuyoruz. Vay anam babam vay, sen ne çektin be.
Biri bana bu kadar odun gibi kursa bu cümleleri basar giderim. Defne bir de gaza geldi, ben de öyle yapçam ki diyor. Yaptığında da işte Sadri Usta bitmiyor, şu oluyor bu oluyor derken bir türlü Defne'nin istediği gibi gitmiyor. Kör olsun ataerkillik, kör olsun içine içine kaçan kadın cesareti. Hiiiiç mi hiç mutlu olamıyorum, biraz topla kendini de sen ağırlığını koy Defne. Belki artık "Artık benim sözüm dinlenecek! Yok yok, kimse kimseye sözünü dinletmeye çalışmayacak diyelim, doğru olan da bu zaten," diyeceğin aşamaya geçersin. Ego savaşı değil, aşk bu. Allah'ım inanamıyorum, ben bu cümleleri gördüğüm en güzel seven adamlardan birine kuruyorum.
*Sonra bazen bir şey oluyor, acaba yanılıyor muyum diye düşünüyorum. Neden insan değer vermediği birini uyurken gülümsemeyle izler, her gece onu izlemeyi huy edinir ki? Peki bir gece de dudaklarına olmasa bile yanağına, alnına bir öpücük kondurmaz? Orada olduğu belli olmasın diye herhalde. Aman bilinmesin, aman Defne Ömer'in onu, nasıl uyuduğunu merak edip yukarı çıktığını bilmesin. Bir gece de gözlerini açsın Defne, Ömer'e sevgiyle baksın. Hiçbir şey olmasa bile çeksin yatağa beraber uyusunlar. Uyumak yahu, dünyanın en masum eylemi. Hak etmedik mi? Aman şey, hak etmediler mi?
*Ev partisi güzel oldu, Sinan ve Yasemin'in de işine yaradı gibi, gittikçe eğlenceli olmaya başladı o taraf. Zaten Sinan başrol deseler yadırgamam, bütün aşk üçgenleri beşgenleri onun etrafında şekilleniyor. Yarasın paşama, ayran gönüllüme. Her çiçekten aldığın balı yiye yiye libidon olmuş dev bir canavar. Yarasın, yeter ki son bulsun. Nasıl inanabiliriz ki biz Sinan'ın aşkına? Ben inanamam mesela. Salih Bademci harika bir oyuncu. Aşıksın sen, aşığı oyna dediklerinde en iyisini en inandırıcısını geçirebiliyor bu kesin. Yasemin'e hiç öyle aşık değildi en başta, beğeniydi hayranlıktı sadece. Bu yüzden Defne'ye olan aşkına inandık. Sonra o Sude'ye kayan gönül? O biraz hızlıydı sanki, ı-ıh olmamıştı. Ama aman Allah'ım o bakışlar o sözler öyle iddialı ki sanırsın sevdiğini Davut'a kaptırmış Deli Kamber. "Sucuklu kurufasulyeeeeeğ sucuklu kurufasulyeeeğ" diye dolandı durdu ortada. Şimdi Yasemin. Şaşırtıcı değil ama ürkütücü. Başın dönmüştür bir otur, bu ne hız! Hadi bakalım, eğlencelisiniz diye elleşmiyoruz. Ama Sude bunun acısını çıkarır mı? Hem de ne. Ben bile üzüldüm o küpeleri Yasemin'inde gördüğünde. Ne yapacağını kestirmek zor ama sonunda Sinan'a da Yasemin'e de büyük zararlar vereceğini tahmin etmek zor değil.