Heeeeer şey bitti deeeerken şaaaansım döndü biiiirden... Ömer'in hala gülümsemesi bir mucize. Ben olsam aklımı çıldırırdım. Hep ''olacağı varmış'' gibi görünüp de kaleden dönen her şey için ayrı ayrı pıçaklardım kendimi. Düşüyorum ve paraşütüm açılmıyor, sana saygı ve sevgilerimi iletiyorum Ömer. Her bir kasına ayrı ayrı çelenk bırakıyorum.
19. bölüm eyyooooorlaması:
* Bölümün ilk sahnesinde George Orwell’ın 1984’üne selam çakılmış. Çünkü böyle bir distopya olmaz, olabilemez. Tam karşında tövbe estağfurullah Allah'ım rabbimin masterpiece'i sayılabilecek bir kız var ve onu duvara yapıştırmışsın. ''Gitme kal,'' diyorsun, yavru köpek gibi acıklı acıklı bakıyorsun ama hoooop airbagler açılıyor. ''Canım ben seni çılgınlarca seviyorum, aşırı kıskanıyorum, çıldırıyorum ama maalesef seninle öpüşemem. Neden mi? Çünkü trolüm.'' Bildiğin dünyanın yok oluş senaryosu bu, bildiğin distopya. Hani ''gitme kal diyen birine verilebilecek en kötü cevaplar'' diye bir başlık açsam muhtemelen biri gelir; ''ben gitsem daha iyi olacak'' der. Tamam partiden İz'le çıktı, evet o konuda Ömer'e ben de kızgınım doğru piremsesim. Ama adam eve sap kere sap geldi. Koskoca dağ gibi adam yıprık şekilde karşında.
* Tek bir gecede her şeyi halleden, Ömer'in önce paraşütünü, sonra can simidini, sonra da ölümsüzlük iksirini yakıp kaldırıp kenara atan Deniz'i tebrik ediyorum. Sadece kötü değil, hırhız ve sinsi bu arkadaşımızın at kuyruğunu köy meydanında kesiyorum. Sinan'ın vik vik öten spor arabasına susturucu takacağım köy meydanı. Yetheeeeeeeeer. Adam zaten alnında ''Yakışıklıyım, karizmatiğim ve seks hayatım yok. Amcamın bile var. Lan oğlum Şükrü abinin bile vardır he'' yazısıyla dolaşıyor. Şu an bu oldu mu, olmadı.
* Ertesi gün eve geldiğinde Ömer'in odasına gittin, bebeler gibi uyumasını da izledin. Sarıl bir şey yap, öperek uyandır, ne bileyim zıpla ve ez. Yalnız hayatımda da bir gece önce reddedilip ertesi gün bu kadar yüzsüzce bir teklif eden birini duymadım; ''Duşa giriyorum ben. Duşa girme başka bir şey yap diyorsan?'' ahaahahaha nasıl yani? Sen karneyle elini tutuyorsun kadının, gerçekten mi Ömer?