Dağ evi maceraları burada bitmedi ama. Akşam keyifle mangalda sucuk yerlerken bir ayı kendilerine doğru yaklaşınca bizimkiler korkudan ne yapacaklarını şaşırdılar. Hemen eve girdiler. Evde uzun seçim çalışmalarından sonra ayıyı uzaklaştırmak Orhan’a düştü. Ama attığı sucuklarla bunu başarması zordu. Başaramadı da zaten. Neyse ki sonunda tencere tavalarla gürültü yapıp ayıyı göndermeyi başardılar.
Gelelim Reis’e… Hapisten ne yapıp edip kaçmalıydı. Fatih’in ise bu işi becerebileceği yoktu. Başının çaresine bakmaya karar verdi. Dertli ve içli bir şekilde Makber dinlerken koğuşta mahkumlardan biri kalpten gidiverdi. Sonra da ‘Bu şarkıda ölen bu kaçıncı kişi’ konuşmalarını duyunca, Şevket’in kafasında ampul yandı.
Hapishaneden çıkan cenaze camiiye getirildi, tam hoca duasını yapacakken tabut hareketlendi, cemaat korku ve çığlıklarla dağıldı. Tabii ki içinden çıkan Şevket Reis’ti. Sonra da soluğu Fatihler’de aldı. Bir de baktılar ki koltukta yatıyor babaları.
Seni burada saklamayamayız dedi Fatih. Zaten orada saklanmak isteyen kimdi? Sadece kaçtığını haber vermeye gelmişti Reis. Saklanacak bir yer bulurdu elbet, çıktı gitti.