Yeşim ve Çınar ise en başından beri favorim! Yeşim, düğün telaşı ile içindeki Gelinzilla’yı serbest bıraktı. Terör estirdi. Hâlbuki biz Yeşim’i azıcık aklı havada, âşık, tatlış bir kız bilirdik. Evlilik dönemi her genç kız bir Gollum –bknz: Yüzük sevdası, kıymetlimisss- bir Gelinzilla oluyor maalesef. Durduramıyoruz efendim. Çınar da her aç erkek damat adayı gibi sinir krizi il sınırında bir görünüyor bir kayboluyordu. Önce şirkette kayınçosundan medet umdu ama maalesef Yeşim onu tuttuğu gibi moda evine sürükledi. Orada da Yeşim’in canavarlarıyla karşılaşınca enginlere sığamadı ve klasik bir sonuçla taştı. Çalışanların ödü patlasa da gelinlikçiye getirilen yemekle durum tatlıya bağlandı.

Yeşim’i beyaz gelinlik içinde gören Çınar ise anlatılmaz yaşanır. O an öyle güzel oynanmış ki! Eren Vurdem’in şaşkın- asabi- âşık üçlüsünü oynamayı bırakmaması gereken konular var dedirten cinsten… Aklı başından giden Çınar hali çok uzun sürmedi elbette. Maalesef ki… Yeşim 6 yaşından beri hayalini kurduğu gelinliği bulabilmek için didindi durdu. Çınar her seferinde “Olmuş, çok güzel olmuş. Hadi alalım gidelim,” dese de inanmadı. En son giydiği ve önceki bölümlerde romantik sahnelerin katili olan o meşhur “straplez”, kalp yaka gelinliği buldu. Hem gelinliği buldu hem de belasını… Tabii her şey bu kadar güzel gidemezdi zaten, nazarım elbette ki değecekti. Bir de “Düğünden önce gelini görmek uğursuzluk getirir” batıl inancı sağ olsun. Ama ben dedim, gitmeyin dedim çocuklar, yapmayın. Al! Al işte kavga çıktı.