Hannah Adam’a, onu çok sevmesine rağmen tekrar geri dönmedi, bile bile o yanlışı yapmadı da diyebiliriz. Benim için Hannah’nın tarihinde şaşırtıcı bir dönüm noktası. Dünyadaki en güzel şeylerden birinin, yeni doğmuş bir bebeğin yanında dururken Adam’ın tekrar birlikte olma teklifine karşı koymak yapılacak olası bir yanlışın hayatı bir süreliğine daha tepeteklak etmeye tahammülü olmadığını gösteriyor Hannah’nın. Adam’ın yaşattığı hayalkırıklığı Hannah’nın bütün eşyalarının umarsızca tıkıldığı depodan daha büyüktü. Yeni bir sayfa açmak, cidden, yeşil eşya depolarında sevgilinizin derdest ettiği eşyalarınıza sarılıp uyumaktan daha kolay.
Jessa en iyi yaptığı şeyin tavsiye vermek olduğunu sonunda anladı ve terapist olmaya karar verdi. Shosh, Ray’den sonraki ilk ciddi ilişkisine balıklama atlamayıp Tokyo’daki işi kabul etti. Ray sonunda Desi’nin ağzının payını verdi, Marnie’yi üzdüğünü, üzeceğini, evlenme teklifini tüm bencilliklerin bir bahanesi olarak kullandığını ve Marnie’yi hak etmediğini üstüne basa basa söyledi. Marnie, Desi olmadan sahneye çıkıp şarkısını söyledi. Adam büyük bir yanlış yaptı, Hannah’ya hiç hak etmediği bir ayrılık yaşattı, savruldu, kayboldu ve yenildi. Lorrie hayatını tekrar sorguladı, bütün geçmişinin bir yalan olduğunu ve bundan böyle geleceğinin olmadığını düşündü. Dünyanın en freak çifti, Caroline ve Larry’nin bir çocuğu oldu! Larry sevdiğini kucaklayıp hastaneye götürmesini bildi, Caroline bebeğinin sağlığı için bazı şeylerden feragat etmesi gerektiğini. Hepsi de kendi göbek bağlarını kesip doğmaya karar verdiler.
Herkese uzun gece yürüyüşleri dilerim, hangi yaşta olursanız olun.
Son not: Shosh’un yaptığı iş görüşmesi Portlandia’nın herhangi bir sahnesiyle yarışırdı. Tokyo’ya bir kere bile gitmemiş, Japonca’nın kolay bir dil olduğunu, Tokyo’da yaşamanın da süper bir şey olduğunu olanca yüzeyselliği ve kültürel indirgemeciliğiyle satmaya çalışan işveren rolünde Saturday Night Live’dan tanıdığımız Aidy Bryant şahaneydi.