Yine acılarla dolu bir bölümü geride bıraktık sevgili Poyraz Karayel’ci. Tam aylardır beklediğim kavuşma yaşanmış, şapşahane bir ilişki başlamış, ağzım kulaklarımda, kafamda halay çeken filler, bite rayak Sadrettin’in vurulmasıyla, Poyraz’ın karanlık tarafa geçişiyle bittim, gitti bütün cümlelerim. Yok, illa gün yüzü görmeyeceğiz. Yine de, o kadar uzun beklemiştim ki bu kavuşmayı, illa biraz bahsetmek isterim.
Tabii ki Zülfikar’la Meltem’den bahsediyorum, başka ne olabilir? Nihayetinde, dünyanın en güzel ilan-ı aşkını gördü bu gözler. ”Arkadaş değil miyiz?” “Bok arkadaşız”dan daha romantik bir açılım duyan varsa aramızda bir adım öne çıksın, ben duymadım. Zira bana kalırsa aşkın en hası, sevgililiğin en güzeli aşkımlı canımlı cümlelerle, kırmızı güller yavan romantizmlerle değil, iki kişinin de en gerçek kendisi olup da, karşıdaki de onu buna rağmen değil, tam da bunun için sevdiğinde yaşanır. Zülfikar öyle bir adam işte ve Meltem bunu bile bile, zaten tam bu yüzden seviyor onu. Meltem dediğin öyle deli deli, aklı gidip gelen, aklı gidip bazen hiç gelmeyen bir kız ve Zülfikar bu sebepten o sıpa gözlerin hastası. Zülfikar odaya girdiğinde, sevgililer günü yüzünden siteleri hackleyen Meltem, Zülfikar’la öpüşmesinden beş dakika sonra ‘Ne var adam bir gül alıp geldiyse’ diye kalbini yumuşatacak kadar güzel olduğu, Zülfikar Meltem onu öptükten ve türkü mevzuunu klişe bulduğunu söyledikten hemen sonra Nothing Else Matters mırıldanmakta hiçbir mahsur görmeyen bir adam olduğu için bütün o sert hallerine rağmen, ikisi bir arada yeme de yanında yat kıvamındalar. O yüzden Zülfikar elbette Çiğdem’le değil, Meltem’le olmalı. Yazanın da oynayanın da ellerine sağlık.
Normal şartlarda çok da sevmediğim bir çift daha var ki dizide, bu hafta beni peşinden götüren, böyle televizyona boş boş iki dakika kadar bakmama sebep olan bir diyalog yaşadılar, bahsetmeden geçmek istemem.
-İşin güzeli, siz benden de korkmuyorsunuz.
-İşin güzeli, siz burada olduğunuz için korkmuyorum.
Despina’nın Bahri’ye söylediği şu cümle benim için o kadar büyük, o kadar her dilde bir cümle ki, sayfalarca yazsam anlatamam aslında. Başını en derde sokacak, seni en olmadık hallere düşürecek insanı bulup, bir de onun yanında olduğun için tüm dünyaya kafa tutmanın şuursuzluğu kadar güzel çok az şey var dünyada, bunu hepimiz için dilerim sadece.
Poyraz ve Ayşegül’ün Meksika’ya gidip mutlu olacaklarına bir an bile inanamamışlar, birleşin, önümüzdeki hafta buluşalım. İyi seyirler.