Size biraz tek çocuk olmaktan bahsetmek isterim. Arkadaşın, kardeşindir. Eğer arkadaşınla kavga edersen, eve döndüğünde her halükarda oynarım diyeceğin hiç kimsen yoktur. Dünya senin gibi görünür önce, tüm oyuncaklar, herkesin ilgisi, televizyon kumandası, evdeki tüm akşam gündemi sensindir, ama aslında sana senden bir tane daha yoktur ve tek çocuk olmak genelde anlatmaya utandığın dev bir yalnızlıktır.
Yapayalnız ömür geçirecek halin yok, ne yaparsın? Arkadaşlarına sarılırsın. Kardeş demenin illa da aynı karında büyümek olmadığını kimse bir tek çocuk kadar anlayamaz. Aynı şekilde, kimse arkadaşlarının kıymetini bir tek çocuk kadar bilemez. O çok şımarık olmak ve paylaşmayı bilmemekle suçlanan tek çocuk aslında kendisine arkadaştan kardeşler yapmaya çalışırken açılan yaralarını kapatmaya çalışmakla o kadar meşguldür ki, dönüp de bakamaz gerçekte neler olup bittiğine. Arkadaşın hayatındır, arkadaşın canını emanet edeceğin insandır.
Çok nadir, çok kırk yılda bir, senin gibi düşünen biriyle arkadaş olursun. Senin onu sevdiğin gibi seni seven, senin canını en kıymetli emaneti gibi taşıyan biriyle tanışırsın, onunla çocukluğunu, gençliğini, hayallerini, hayal kırıklıklarını ve tüm ömrünü paylaşırsın. İşte o senin en kardeşinden daha kardeş, en aynı kanından daha akraban olur. Aynı Sefer’le Zülfikar’da olduğu gibi. Bu yüzden Sefer ölünce Zülfikar adını bile unutur, bu yüzden Sefer ölünce Zülfikar’a onun arkasından yaşamak sadece dert olur. Bunu izledik bu hafta, gerisi yok benim için. Kardeşini kaybetmenin ne demek olduğunu biz Zülfikar’da izledik, onunla beraber yok olmak istedik. Bu yüzden Sefer gidince, Sema’ya üzüldüğümüzden daha çok Zülfikar’a üzüldük. Hepimiz biliyoruz ki Sefer Zülfikar’ın canı, kanı, berbat geçen çocukluğunun tesellisi, yarım kalan ne kadar aşkı varsa hepsinin şahidi, mutluluklarının ilk dinleyicisi. Hepimiz biliyoruz ki Zülfikar Sefer’e anlatmazsa her şey yarım, Sefer’e anlatmazsa yemişim öyle mutluluğu.
Sadrettin’in kurtulması, ve Sefer’in gidişini yazan, oynayan, yöneten herkesin ellerine sağlık. O Sadrettin’in iyileşmesine sevinirkenki saf haliyle, Sefer’in gidişini bilmediği için içimizi kıyma yapan Zülfikar’ın, Celil Nalçakan’ın ellerine bin sağlık. Sefer gidince, hepimiz gitmiş sayıldık. Zülfikar, Sefer’in arkasından o kadar çok ağlarken, hepimiz ağlamış sayıldık. “Baba, Sefer’im nerede?” sorusunun cevabı, Zülfikar’ı ne kadar delik deşik ettiyse, biz de onunla beraber parçalarımızı sağdan soldan topladık. Sefer’e, Zülfikar’a, hayatta olduğunu bilsek de ne ara bizi bırakıp gittiklerini bir türlü anlayamadığımız arkadaşlarımıza, kardeşlerimize ağladık.
Poyraz Karayel, çok güzel dizi. Poyraz Karayel’de bu hafta yine olaylar olaylar. Kimse kardeşinden ayrı düşmesin. İyi seyirler.