CİNEMANİA
Yapı Kredi’nin desteğiyle izleyici karşısında çıkan Cinemania, sinema aşkından, “sinefil olmaktan”, “sinema tutkusundan” yola çıkıyor; sinema dünyasının en iyileri, yıldızları, yol gösterenleri, köşe taşları, anıtları burada buluşuyor… Bu seçkide başyapıtlar; kayıp, kült veya yeniden gündeme gelmiş klasiklerin restore edilmiş sinema kopyaları; sinema hakkında çekilmiş, sinemacıları veya film sanatını gündeme taşıyan sürprizler yer alıyor.
Elveda / Goodbye - Tunç Başaran
Sinema Onur Ödülü sahibi Tunç Başaran’ın 1967 tarihli filmi Elveda’da yaşam enerjisiyle dolu Mine’yi olağanüstü bir yetkinlikle Selda Alkor, sevgilisi Kemal’i ise Kartal Tibet canlandırıyor. Sinemamızın en sevilen ikililerinden, sıklıkla güçlü kadın rollerini üstlenen Selda Alkor ile Kartal Tibet, “kaderin başlarına ördüğü ağı bilmeden” çıktıkları yolda pek çok zorlukla karşılaşıyor. Mutlu bir yuva hayaliyle gelinlikçide başlayan aşk, Kemal’in “adaleti sağlamak” adına işlediği bir cinayet, amansız hastalıklar ve türlü engelle sekteye uğruyor. Bu film, bu yıl festivalin Sinema Onur Ödülü’nü alacak Selda Alkor için gösteriliyor.
Konformist / Il Conformista / The Conformist - Bernardo Bertolucci
Yeni kaybettiğimiz Bernardo Bertolucci’nin birçok başyapıtı arasında öne çıkan Konformist, tüm Bertolucci temalarını kusursuzca bir araya getiren, siyasal özünü incelikli bir sinema duygusuyla beyazperdeye aktaran, unutulmaz bir film. Bertolucci Konformist’te savaşın eşiğinde, faşizm altında ezilen İtalya’da genç ve ihtiraslı bir polis memurunun yükselişinin portresini çizer. Muhalif bir profesörün suikastına yardımcı olması için Paris’e yollanan kültürlü Marcello, görevi icabı profesörün güvenini kazanmakla kalmaz, zarif eşiyle de yakınlaşır. Tamamı görsel bir şölenmişçesine kurgulanan Konformist, cinselliğin ve ideolojik aidiyetlerin gizli tutkularla nasıl bağdaştığını, tepeden bakan Marcello üzerinden sorgular.
Gece Bekçisi / Il Portiere di Notte / The Night Porter – Liliana Cavani
Yönetmen Liliana Cavani’yi uluslararası üne kavuşturan en ilginç filmi Gece Bekçisi sürprizlerle ilerleyen cesur konusu, karanlık, gizemli ve yoğun atmosferiyle çokça tartışıldı, çokça eleştirildi. Holokosttan kurtulan Lucia’nın toplama kampından tanıdığı eski Nazi subayı Max ile yıllar sonra karşılaştığında kurduğu ilişki, filmin anlatısının ana çizgisini oluşturuyor. Lucia ile Max’ın alışılmışın çok uzağındaki aşk ilişkisi, iyi ile kötü arasındaki çizginin belirsizleştiği, işkenceci ile mahkûm, suçlu ile kurban arasındaki çizgiyi iyice silikleştiren bir birliktelik türüne dönüşüyor. Işığın atmosferi belirlediği, simgeler ve rollerin sürekli biçim değiştirdiği, sadomazoşizm ve cinsel gerilimle bezeli bu benzersiz film insan doğası, suç, kötülük, şehvet, fiziksel ve ruhsal acı, tutsaklık ve âşık olma hakkındaki tüm fikirleri alt-üst ediyor.
Orson Welles’in Gözleri / The Eyes of Orson Welles - Mark Cousins
Filmin Hikâyesi: Uzun ve Maceralı Bir Yolculuk ile sinemanın dehlizlerine dalan Mark Cousins, yeni filminin konusunu yine sinemadan seçiyor ve efsanevi yönetmen Orson Welles’in hiç bilinmedik bir yönünü keşfe çıkıyor. Cousins, dünya prömiyerini Cannes’da gerçekleştiren filmde Welles’in ressam yönüne eğilerek usta sanatçının karikatürlerden manzara resimlerine kadar uzanan çizimleri üzerinden, dünyayı Welles’in gözlerinden gösteren eğlenceli bir portre çiziyor; Welles tutkunlarına olduğu kadar onun sanatıyla henüz tanışmamış olanlara da yepyeni ve olağan dışı bir bakış açısı sunuyor.
Halıcı Kız / The Carpetmaker Girl - Muhsin Ertuğrul
Sinemamızda bir dönemin tek adamı olan Muhsin Ertuğrul, Türk Sinema tarihinin gösterime giren ilk renkli filmi Halıcı Kız’ın da yönetmenliğini üstlendi. Vedat Nedim Tör’ün aynı isimli yapıtından uyarlanarak, Yapı Kredi ve Doğan Kardeş Yayınları finansmanıyla çekilen Halıcı Kız, başına gelmedik kalmayan güzel köylü kızı Gül’ün hikâyesini Isparta’dan İstanbul’a ve Bursa’ya kadar izliyor. Isparta, Uludağ ve İstanbul Belgrad Korusu’nda, iç mekânlarda bile doğal ışıkla çekilen filmde rol alan oyuncuların çoğu yine Ertuğrul’un kurduğu Küçük Sahne’dendi. Başrolünü Heyecan Başaran’ın oynadığı filmin galası ise 13 Nisan 1953’te Atlas Sineması’nda yapıldı. Yapı Kredi tarafından 2019’da ikinci kez restore edilen dijital kopyasından izleyeceğimiz Halıcı Kız, sinemamızın en önemli isimlerinden Muhsin Ertuğrul’un yönettiği son film olma özelliğini taşıyor.
İş / Il Posto - Ermanno Olmi
Geçtiğimiz yıl hayatını kaybeden büyük İtalyan usta Ermanno Olmi, genç bir adamın iş hayatına ilk atılma deneyimini anlattığı, ikinci uzun metrajı İş ile, sadeliği ve hem derinlikli hem de sevilesi karakterleriyle İtalyan sinemasının başyapıtlarından birine hayat verdi. Filmin ufak, çekingen, zayıf başkahramanı Domenico, son derece bürokratik, dev bir şirkette işe girmek üzere ailesinin köydeki evinden Milano’ya gider. Burada kendi gibi Antonietta’yla yakınlaşır ama işteki yoğunluk yüzünden sürekli ayrı kalırlar. İş, İtalyan Yeni Gerçekçiliği’nin ve Olmi’nin en unutulmaz, komik ve sıcak filmlerinden biri.
Memory / Memory: The Origins of Alien - Alexandre O. Philippe
78/52, Halk George Lucas’a Karşı gibi sinemanın dehlizlerine dalan ilginç belgeselleriyle tanıdığımız Alexandre O. Philippe, bu kez Ridley Scott’ın kült başyapıtının arkasındaki bilinmeyen hikâyeyi gözler önüne seriyor. Filme adını veren Memory, Dan O’Bannon’ın 1971’de yazdığı, 29. sayfasında kesilen senaryonun başlığıydı. Yıllarca şekillenen bu fikir, sonunda Ridley Scott’ın başyapıtı Alien / Yaratık’a dönüştü. Sinemacılık, mitler, kolektif bilinçaltının nasıl birbirinden beslenip bir araya geldiğini inceleyen Memory, O’Bannon’dan ve Giger’dan daha önce hiç görülmemiş özgün notlar, reddedilen tasarımlar, storyboard’lar ve kamera arkası görüntüler içeriyor. Yaratık’a bir daha aynı gözle bakamayacaksınız.
Rosemary'nin Bebeği / Rosemary's Baby - Roman Polanski
Modern korku sinemasının mihenk taşlarından Rosemary’nin Bebeği, 50. yıldönümü şerefine dijital olarak yenilenmiş kopyasıyla festival izleyicileriyle buluşuyor. Ira Levin’in aynı adlı çok satan romanından uyarlanan film, komşularının satanist bir tarikatın üyesi olduğundan şüphelenmeye başlayan Rosemary’nin içine düştüğü kâbusu konu alıyor. Etrafındaki kimseyi ikna edemeyen Rosemary yavaş yavaş kocası Guy’ın da aynı tarikatın etkisine girdiğine inanır. Daha da korkuncu, Rosemary’ye göre bu tarikat, karnındaki bebeğin peşindedir... Roman Polanski’nin en bilindik ve en beğenilen filmlerinden, adıyla bile ürperten Rosemary’nin Bebeği, yönetmenin paranoya ve psikolojik şiddet gibi temaları kusursuz şekilde işlediği, aradan geçen yıllara rağmen asla eskimeyen bir başyapıt.
Sıçan Avcısı / Ratcatcher - Lynne Ramsay
You Were Never Really Here ile 2017’de Cannes’a damgasını vuran ve Kevin Hakkında Konuşmalıyız ile ezber bozan Lynne Ramsay, kariyerinin mihenk taşlarından, ilk uzun metrajlı filmi Sıçan Avcısı ile festivale geliyor. Sıçan Avcısı, özellikle geleneksel İngiliz sosyal gerçekçi sineması öğelerini yeniden ele alışıyla büyük ilgi çekti. 1970’lerde İskoçya’nın Glasgow kentinde geçen film, çocukların dünyasına alışılmadık, karanlık ve sert bir gözle bakıyor ve işçi sınıfından, dardaki ailesi ve döküntüler içindeki çevresini gözlemleyen 12 yaşındaki James’i başrole yerleştiriyor. Bu filmde kendi doğduğu ve büyüdüğü Glasgow’dan esinlenen Lynne Ramsay, 38. İstanbul Film Festivali’nin Uluslararası Yarışma Jüri Başkanı.
Şafak Bekçileri / Watchmen of Dawn - Halit Refiğ
1960’lar, Yeşilçam sinemasının kendi karakterini oluşturduğu ve bu karakterin ana hatlarının belirginleştiği, kemikleştiği yıllar… Yeşilçam’ın o tarihlerdeki en büyük prodüksiyonu, Göksel Arsoy’un büyük aşkı uçakları sinemaya taşıyan, her aşamasında etkili olduğu, yapımcılığını ve başrolünü üstlendiği, hatta çekimler sırasında ses duvarını aştığı Şafak Bekçileri’dir. Bu filmde, aşk kadar havacılık tutkusu ve jet pilotlarının yaşamı da ön plandadır. Göksel Arsoy ile Ekrem Bora’nın oyunculuklarıyla parladığı, Yeşilçam’da yapılmış bu ilk havacılık filmi izleyici tarafından öyle sevilir ki hasılatı dört yıl aşılamaz. Bu film, bu yıl festivalin Sinema Onur Ödülü’nü alacak Göksel Arsoy için gösteriliyor.
Bonus video: