ULUSAL BELGESEL YARIŞMASI
İstanbul Film Festivali’nin belgesel sinemayı ve belgeselcileri desteklemek amacıyla düzenlediği Ulusal Belgesel Yarışması’nda en iyi filme 10.000 TL değerinde En İyi Belgesel Ödülü verilecek. Ulusal Belgesel Yarışma Jürisi’nde yönetmen ve yapımcı Melek Ulagay Taylan, yönetmen Diana Näcke ve yönetmen Didem Pekün yer alıyor.
Ulusal Belgesel Yarışması’nda yer alan filmler:
Meleklerin Koruyucusu / Ensar Altay
Libya’dan eğitim için 1978’de Amerika’ya gelen Mohamed Bzeek, ölümcül hasta çocuklara koruyucu annelik yapan Dawn’la evlendi. Mohammed ile Dawn, 1989 yılından bu yana ölümcül hasta 80 çocukla koruyucu aile olarak ilgilendiler. Dawn, 2015 yılında hayatını kaybedince birlikte evlat edindikleri Samantha ile Mohamed baş başa kaldı. Anensefali hastalığı yüzünden beyninin büyük bir kısmı oluşmadan doğan Samantha, bu nedenle görme ve işitme engellidir ve sürekli Mohamed’in ilgisi ve bakımına muhtaçtır. Mohamed, yedi yaşına basmaya hazırlanan küçük kızı için büyük bir doğum günü partisi düzenlemek ister, ancak işler planlandığı gibi gitmez; yeni sıkıntılar ortaya çıkar.
2018 Hollywood Bağımsız Belgesel Ödülleri, En İyi Yabancı Film
Tanrı Göçmen Çocukları Sever mi Anne? / Rena Lusin Bitmez
Bu film, Ermenistan’dan İstanbul’a göçmen olarak gelen Ermeni ailelerin yaşam mücadelesini ve her türlü koşula rağmen çocuklarının eğitim alma gayretini konu alıyor. 2003 yılında başlayan bu gayretin kavşağında, bir kilisenin bodrumundaki, gönüllü öğretmenlerden eğitim alan göçmen çocukların gittiği yemekhane merkezli okul var. Filmde çocukların aileleri ile birlikte verdikleri yaşam mücadelesi, gündelik hayatları, geride bıraktıkları yaşamları, özlemleri, dört göçmen çocuğun gözünden aktarılıyor.
Şehitler / Köken Ergun
Her yıl yüz binlerce Türk, Avustralyalı ve Yeni Zelandalı turist Gelibolu yarımadasındaki şehitlikleri ziyaret ederek, Birinci Dünya Savaşı’nın en kanlı muharebelerinden biri olan Çanakkale Savaşı’nda hayatlarını kaybeden şehitleri ve yakınlarını anarlar. Avustralyalılar ve Yeni Zelandalılar bu savaşın ulusal kimliklerinin oluşmasındaki temel unsur olduğuna inanırlarken, Çanakkale, Türkler için de milli birlik ve beraberliğin en önemli simgelerinden biridir. Her millet için ayrı ayrı düzenlenen ve farklı anlatılara sahip rehberli turlar eşliğinde şehitlikler ve anıtlar ziyaret edilirken, her iki tarafta da duygusal anlar yaşanır. Köken Ergun iki yıl boyunca Çanakkale’de sayısız şehitlik turlarına katıldı, tur rehberlerinin anlatımlarını, seyircilerin tepkilerini, devlet kurumları tarafından her gün düzenlenen vatansever tiyatro temsillerini kaydetti ve katılımcılarla röportajlar yaptı.
Yaz Kış Demeden / Zeynep Güzel
Yönetmen Zeynep Güzel, Türkiye’den Ermenistan’a yaptığı sorgulayıcı gezilerin anlatısını oluştururken travma mirası ile kayıp ve aidiyet kavramlarını Ermenistan’ın sanayisizleşmiş kentlerinin benzersiz güzelliğini fon alarak yeniden değerlendiriyor. Dilsel ve ulusal ayrımlara rağmen yönetmen, zorlukları göğüsleyen Aşot ve Karin’le yakınlık kuruyor, geçmişi deşip yabancı olduğu kadar tanıdık bu ülkeyle bağlarını keşfederken onları ailesi kabul ediyor. Şiir gibi mektuplarıyla Zeynep Güzel, geçmişin anlamını çözüyor, geçmişle şimdiki zamanın belirsizliğine bir çıpa atıyor ve hatta geleceğe dair umut dolu bir çözümlemeye ulaşıyor.
Köpek Filmi / Cem Hakverdi
Sokak köpeklerini çevremizde görmeye alışkınız. Yaşam koşulları hakkındaki düşüncelerimiz etrafımızda gördüklerimizle sınırlı. Oysa Türkiye’de yüz binlerce sokak köpeği yerleşim merkezlerinden uzakta, çok zor şartlarda yaşam mücadelesi veriyor. Bu köpeklerin çok azı hayatta kalabiliyor; o da hayvanseverlerin olağanüstü çabası sayesinde. Ne acıdır ki bu köpeklerin hepsinin bugünü ve yarını insana bağlı. İnsan ne isterse, insan ne söylerse, insan ne yaparsa onlar için o olacak.
Bulutlar / Osman Nuri İyem
Bulutlar, küçük bir Ege köyünde yaşayan Bulut ailesinin trajik-komik hikayesini anlatır. Hikâye, enişte, hala ve yeğenden oluşan ailenin günlük yaşamlarını tarafsız ve hümanist bir perspektiften ele almaktadır. Film, hayatta kalmak ve korunmak için geliştirdiğimiz duygu ve tepkiler üzerinden, toplumsal kalkınmanın ve yerel ekonomik sürdürülebilirliğin gelişmesine katkıda bulunan ve de baltalayan değişkenleri anlamak adına, karakterlerin ve olayların arasındaki ilişkilerin dört yıl boyunca gözlemlenmesi sonucu ortaya çıkmıştır.
Kâzım / Dilek Kaya
Bu belgesel, yönetmenin 2016 yazında İzmir’de bir bitpazarından aldığı yetmişli yıllara ait mektupların peşinden çıktığı, İzmir’den Artvin’e uzanan bir yolculuğun hikâyesini anlatıyor. Mektupların merkezinde Kâzım Küçükalp adında zeki, müzik meraklısı, çok yönlü ve hayat dolu bir genç var. Yönetmen, bu gencin 1974 yazında, 19 yaşında, Altıparmak dağlarına düzenlenen bir tırmanışta düşerek öldüğünü tesadüf eseri öğrendi. Belgesel, yönetmenin mektupların hayattaki sahiplerine ve söz konusu dağ tırmanışına katılmış kişilere ulaşarak, Kâzım’ın ve etrafındakilerin hikâyesini yeniden kurgulama sürecini ekrana taşıyor. Belgesel, aynı zamanda yetmişli yıllar Türkiye gençlik kültürünün kısmi bir hikâyesi.
Gulyabani / Gürcan Keltek
Gulyabani bir yaratık, bir hortlak, bir yabancı. 1970’ler ve 1980’lerin İzmir’inde ismi nam salmış bir müneccim olan Fethiye Sessiz, hasta yatağında şiddet dolu çocukluğunu, Anadolu’da şehirden şehre savrulduğu gençlik yıllarını ve sonrasını anımsamaya çalışır. Günlükleri ve oğluna yazdığı mektuplarından dinlediğimiz kısa bölümlerle geçmiş ve gelecek, onun hafızasıyla birlikte, aynı anda ve birbiri içinde kaybolmaya başlar.
2018 Montreal Belgesel FF, Mansiyon Kısa - Orta Metraj
Baştan Başa / Aylin Kuryel, Fırat Yücel
Müslümanlıkta olduğu gibi Yahudilikte de baş örtme vardır. Başını örten Yahudilerin bir kısmı başörtüsü değil peruk kullanır. Coya ile Sima, Ramat Gan’da yaşayan ve “saç işi”yle uğraşan Türkiyeli-İsrailli kız kardeşlerdir. Türkiye’nin bir köyünde kaliteli saç olduğunu öğrendiklerinde girmişlerdir bu işe. Türkiye’deki saç tüccarlarından satın aldıkları saçları Tel Aviv, Ramat Gan, Bnei Brak gibi şehirlerdeki perukçulara satarlar. Baştan Başa, işte Anadolu’dan getirilen bu saçların Ortodoks Yahudi kadınların başındaki pahalı peruklara dönüşmesini anlatıyor. Saçın bir dinden diğerine aktarılıp metalaştığı, geçim ve güzellik kaynağı olduğu, bazen haram bazen kaşer görüldüğü ama onu özenle uzatan sahibine pek bir şey kazandırmadığı bir garip yolculuk...
Vargit Zamanı / Orhan Tekeoğlu
Uzun zaman Almanya’da çalıştıktan sonra Türkiye’ye kesin dönüş yapan 80 yaşındaki Hasan, ineği ve buzağısıyla yayladaki eski ahşap evine yerleşir. Hasan’ın Almanya’da çalışan oğlu Erdoğan amansız bir hastalığın pençesindedir. Erdoğan’ın son isteği, ahşap evdeki bir odada rüzgârın sesiyle birkaç gece uyumaktır. Geçmişte Erdoğan’ı ihmal eden Hasan, oğlunun bu son isteğini yerine getirmek için hızla işe koyulur ve evdeki odalardan birini oğlu için hazırlamaya başlar. Zamana karşı yarışan Hasan, tüm hazırlıkları bitirir ve oğlunu beklemeye koyulur.
Aether / Rûken Tekeş
“Doğanın doğum-ölüm-yeniden doğuş döngüsüne yargılardan uzak, özgür bakışlı bir yolculuk... Bir yönetmenin, yakında hidroelektrik barajın suları altında kalacak kadim topraklarına 21 günlük saygı ziyareti. Buranın eterik özünü hislerle, gözlemlerle yakalamaya çalıştığı ve sezgilerle ilerleyen film, mekânın hakikatinden uyanan bir kronolojiyi izliyor.”