SİNEMADA İNSAN HAKLARI YARIŞMASI
13 yıldır sadece İstanbul Film Festivali’nde verilen ödülüyle Sinemada İnsan Hakları Yarışması bu yıl da devam ediyor. Ödül, Eurimages fonunun sunduğu 5.000 Avro para ödülü ile destekleniyor. Yarışma jürisinde, ilk uzun metrajlı filmi Islık Çalmak İstersem, Çalarım ile Berlin’de Jüri Büyük Ödülü ve sinemada yenilikçilik için verilen Alfred Bauer ödülünü, ikinci filmi Box ile Karlovy Vary’de FIPRESCI Ödülü’nü kazanan Romanyalı yönetmen Florin Şerban; oyuncu, yönetmen ve tiyatro yazarı Nihal Koldaş ile yönetmen ve video sanatçısı Adrian Figueroa yer alıyor.
Sinemada İnsan Hakları Yarışması’nda yer alan filmler:
Aralık’ta / Diciembres / Decembers / Enrique Castro Ríos (Panama, Kolombiya)
ABD’nin Aralık 1989’da Panama’yı işgali sırasında hayatını kaybeden bir foto muhabirinin hayaleti tam 10 yıl sonra aile arasındaki anlaşmazlıkları çözmek için geri döner. Arşiv görüntülerinin işgal sırasındaki olayların yeniden yaratıldığı kurmaca sahnelerle şiirsel bir biçimde iç içe geçtiği ilk uzun metrajlı filminde Enrique Castro Ríos kendi ailesinin hikâyesinden esinlenirken bir yandan da işgal sırasında ölen İspanyol gazeteci Juantxu Rodriguez’in gerçek hayat hikâyesinin izlerini sürüyor.
2018 Roma Bağımsız FF, Mansiyon Senaryo
Damien Dünyayı Değiştirmek İstiyor / Damien veut changer le monde / Adopt A Daddy / Xavier De Choudens (Fransa)
Franck Gastambide ile Melisa Sözen’in başrolleri paylaştığı Damien Dünyayı Değiştirmek İstiyor, Fransa’da mültecilerin çocuk olsalar da ne tür zorluklar çektiklerini mizahi bir yolla anlatıyor. Filmin başkarakterleri, ilkokul öğretmeni Damien ile avukat kız kardeşi Melanie. Damien, öğrencilerinden birinin sınırdışı edilmesini önlemek için babası olduğunu söyleyerek çocuğu nüfusuna geçiriyor. Benzer durumdaki onlarca çocuğun kurtarılması gerektiğini fark eden Damien ve kız kardeşi, bürokrasinin sınırlarını zorluyor.
Hayattan Bir Gün Daha / Another Day of Life / Raúl De La Fuente & Damian Nenow (Polonya, İspanya, Almanya, Macaristan)
Angola’da patlayan kanlı iç savaşı izlemek üzere 1970’lerde bu ülkeye giden Polonyalı idealist gazeteci Ryszard Kapuscinski’nin yaşadıklarını beyazperdeye aktaran Hayattan Bir Gün Daha, etkileyici, çarpıcı ve düşündürücü bir canlandırma film. Savaşın korkunç gerçekliğini, çaresizliği ve acımasızlığı birinci elden deneyimleyen “maestro” Kapuscinski, Angola’da tanık olduklarını döndüğünde yazıya dökmüştü. Oscar’a aday gösterilen bol ödüllü İspanyol yönetmen Raúl De La Fuente ile canlandırma ustası yönetmen Damian Nenow, Kapuscinski’nin aynı adlı ünlü kitabını canlandırmanın yanı sıra röportajlar ve arşiv görüntüleriyle filme dönüştürdü.
2018 Goya Ödülleri, En İyi Animasyon
2018 San Sebastian, İzleyici Ödülü
2018 El Gouna, En İyi Belgesel
Melekler Işıktan Yaratılmıştır / Angels Are Made of Light / James Longley (ABD, Danimarka, Norveç)
Festivalde de gösterilen Oscar adayı Irak Paramparça filminin yönetmeni James Longley bu kez kamerasını Kabil’deki Daqiqi Balkhi Okulu’nun küçük öğrencilerine, özellikle üç erkek kardeş, Sührap, Rüstem ve Yaldaş’a çeviriyor. Yönetmen, uzun yıllardır süren savaş, çatışma ve yoksulluk döngüsünün içine doğan bu minik beyinlerin gündelik rutinlerine odaklanıyor. Parçası olmadıkları bir savaşın cefasına katlanmak zorunda olan çocukların türlü imkânsızlığa rağmen hayal kurmaktan ve daha iyi bir gelecek için mücadele etmekten vazgeçmediklerini gösteren Melekler Işıktan Yaratılmıştır, bir yandan bir insanlık trajedisi anlatırken bir yandan da çocukların masumane dirayetleri özelinde insan ruhunun zaferini dile getiriyor.
#DİŞİL HAZ / #FEMALE PLEASURE / Barbara Miller (İsviçre, Almanya)
İsviçreli yönetmen Barbara Miller’in 21. yüzyılda kadın cinselliğini mercek altına aldığı belgeselinde farklı ülkelerden beş cesur kadın, içinde yaşadıkları ataerkil toplumların baskısını gözardı ederek bu konudaki konuşma tabusunu yıkıyor. Japonya, Hindistan, Somali diasporası, Brooklyn’deki Hasidik toplumu ve Avrupa’daki Katolik ruhbanlardan Deborah, Leyla, Rokudenashiko, Doris ve Vithika, etkin mücadelelerini sürdürürken hem toplumlarından hem de yakın çevrelerinden hakaret, tehdit, aşağılama, dışlanma gibi git gide yükselen tepkiler alıyorlar. #DİŞİL HAZ, kadınların konumlarını kadınlar olmadan belirleyen evrensel mekanizmaların kültür, sınır ya da coğrafi engel tanımadığını gösteriyor.
2018 Dok Leipzig, Jüri Özel Ödülü
Dünya Yanarken Ne Yapacaksın? / What You Gonna Do When the World’s on Fire? / Roberto Minervini (İtalya, ABD, Fransa)
Bir önceki sarsıcı belgeseli Ötekiler’i festivalde seyrettiğimiz Roberto Minervini kamerasını yeniden Louisiana’ya, ancak bu kez 2017’deki protestoların sarmaladığı New Orleans’ın siyah topluluğuna çeviriyor. Farklı nesillerden bir bar sahibi, iki erkek kardeş ve Müslüman bir aktivistin günlük yaşamlarına odaklanan belgesel, Amerikan Rüyası’nın diğer yüzünü gözler önüne sererken, muhteşem siyah-beyaz kadrajlarıyla hikâyelerini anlattığı yüzlerin zorlu ve acımasız hayatlarını şiirsel bir görsellikle perdeye taşıyor. ABD’de ırklararası ilişkilerin iyiden iyiye gerildiği bir dönemde Minervini’nin filmi yadsınamaz meselelere parmak basarken kenara itilmişlerin seslerini izleyiciye ulaştırıyor.
2018 Londra, En İyi Belgesel
2018 Mer Del Plata, En İyi Yönetmen, En İyi Kadın Oyuncu
2018 Venedik, UNICEF Ödülü
2018 Viyana, Jüri Ödülü
Marighella / Wagner Moura (Brezilya)
Brezilya’nın çok yönlü sanatçısı, gazeteci, müzisyen, oyuncu, Narcos dizisinin Escobar’ı Wagner Moura bu kez kamera arkasına geçti. Moura’nın yönettiği ve senaryosunun yazımına da katıldığı ilk filmi, dünya prömiyerini Berlin Film Festivali’nde yapan Marighella, Brezilyalı Marksist, ideolojik aktivist, siyasetçi Carlos Marighella’nın hayatını sinemaya aktarıyor. 1960’larda askeri diktaya karşı mücadele veren Marighella’yı filmde ünlü müzisyen ve oyuncu Seu Jorge canlandırıyor. Temposunu hiç düşürmeyen film, 1969’da öldürülen Marighella’nın hayatının son yıllarına odaklanıyor.
Joy / Sudabeh Mortezai (Avusturya)
Cinsel ve fiziksel şiddet içeren çok sert sahneleriyle Joy, acımasız ve sonsuz bir sömürü döngüsüne mahkûm göçmen seks işçilerinin gerçek yaşamöykülerinden esinleniyor. Para, göç, ırk, sömürü, şiddet, annelik konularına değinen Joy, filme adını veren genç Nijeryalı seks işçisini izliyor. Viyana’da küçük kızıyla geçim derdindeki Joy, bir yandan kendini sömüren Madam’a borcunu ödemeye çalışıyor, bir yandan da Nijerya’daki ailesine para yolluyor. Madam, Viyana’ya yeni gelen Precious adında bir ergen kızı ona teslim ettiğinde Joy, kurtulmaya çalıştığı sistemin bir parçası olduğunu fark ediyor.
2018 Chicago, Jüri Özel Ödülü
2018 Les Arcs, Jüri Büyük Ödülü
2018 Londra, En İyi Film
2018 Marakeş, En İyi Film
2018 Sevilla, En İyi Kadın Oyuncu
2018 Venedik, Hearst Ödülü, Avrupa Sinemaları Ödülü
2018 Viyana, En İyi Avusturya filmi
Angelo / Markus Schleinzer (Avusturya, Lüksemburg)
Markus Schleinzer’in 2011’de çektiği Michael’dan bu yana merakla beklenen ikinci filmi, dışlanmış, hayranlık duyulmuş, herkesten farklı birinin olağanüstü yaşam öyküsünü anlatıyor: 18. yüzyılda Afrika’dan köle olması için çocuk yaşta Avrupa’ya kaçırılan, vaftiz edilen, büyüyünce Viyana’da saraya alınan, gizlice beyaz bir kadınla evlenen, esrarengiz Angelo Soliman. Memleket, kimlik, aidiyet ve yabancılık kavramlarının buluştuğu bu özgün film, hayatına bir kurban olarak başlayan Angelo’nun egzotik bir süsten Viyana sosyetesinin tepelerinde saygın bir kişiye dönüşümünü izliyor. Angelo, dünya prömiyerini Toronto Film Festivali’nde yaptı.
2019 Avusturya Sinema Ödülleri, En İyi Kostüm, En İyi Makyaj, En İyi Yapım Tasarımı
Saf / Ali Vatansever (Türkiye, Almanya, Romanya)
Saf, gecekonduda yaşayan bir çiftin mahallede çıkan kentsel dönüşüm söylentileri sonrasında değişen hayatlarını konu ediyor. Kamil, lüks site şantiyelerinin mahalleleri kuşattığı Fikirtepe’de, karısı Remziye’yle birlikte gecekonduda yaşayan naif bir adamdır. Uzun süredir işsiz olan Kamil, yoğun bir vicdan muhasebesinin ardından, yan mahallede yürütülen kentsel dönüşüm projesinin şantiyesinde, Suriyeli bir mültecinin yerine, gizlice işe başlar. İşyerinde karşılaştığı baskı ve mahallesinde artan tepkiler Kamil’i dönüştürmeye başlar; Kamil’in yaşadıkları, onunla birlikte en çok eşi Remziye’yi etkileyecektir.